Programlar

Osmanlı Tarihi'nin Bilinmeyenleri

Tarihçi-Yazar Prof. Dr. Erhan Afyoncu, yeni kitabında anlattığı "Katerina-Baltacı" meselesinin iç yüzünden, Padişahların evliliğine kadar bilmediğimiz konuları öğrencilerle Abbas Güçlü ile Genç Bakış'ta tartıştı!

Osmanlı Tarihi'nin bilinmeyenleri, dün gece (10.02.2016) Abbas Güçlü ile Genç Bakış'takonuşuldu.. Tarihçi-Yazar Prof. Dr. Erhan Afyoncu, yeni kitabında anlattığı "Katerina-Baltacı" meselesinin iç yüzünden, Padişahların evliliğine kadar bilmediğimiz konuları öğrencilerle Abbas Güçlü ile Genç Bakış'ta tartıştı!

-Osmanlı’nın genel kuruluş tarihi 1299 yılı kabul edilir. Yer Söğüt’tür, Yalova değildir.

-155 yıldır ders kitapları siyasi ağırlıklı olarak anlatılıyor. Çocuğa mesela kalkıp bir anlaşmaları öğretmenin ne gereği var. Gereksiz bir şey bana göre. Karlofça Antlaşmasını anlatırsınız.

-Tarih zehirlenmesine uğramamak lazım. Türkiye süper bir güç olamaz. Çok uzun bir süre sonra belki olabilir. Ama  şimdi değil.

-Balkan tarihi Osmanlı varlık sebebini ortadan kaldıran savaştır. Türkiye’ye yüzbinlerce muhacir gelmiş.

-Dizlerin tarihe faydası oldu. En azından tarih kitapları daha fazla satıyor oldu. İlgiyi artırdı.

-Türkiye’de Osmanlı’da pazarlanıyor. Cumhuriyette. İnandığınız güvendiğiniz kitapları okuyunuz. Halil İnalcık ve İlber Ortaylı gibi…

Dünden Bugüne Osmanlı – Rus ilişkisi

Osmanlı'nın son dönemlerinde çarlık Rusya’sından çok çekti.Osmanlı’nın parçalanmasında çok önemli rolü olanlar biri Rusya öbürü İngiltere’dir. İngiltere daha siyasidir. Rusya daha hoyrat ve serttir. Ben şimdi tekrar Çarlık Rusya’sının hoyratlığını görüyorum. Halk arasında bir tabir vardır. “Bodoslama giriyor” gidiyor.

Ruslar bir yayılma alanı seçmişler. Bütün mesele sıcak denizlere açılma. Ortodoksların hamisi olarak meydana çıkarmışlar. Rusların büyümesi Osmanlının aleyhine olmuştur.

Osmanlının son 2 asrında çok önemli bir nüfus problemi vardı. Osmanlı Avrupa’yı feth ettiği zaman nüfus olarak fazlaydı. 17.yüzyıldan sonra Avrupa salgın hastalıkları bitirip şehirleşti, ömür uzuyor. Rusya bu dönemde Osmanlı ile hemen hemen aynıdır. Fakat Rusya 1. Dünya savaşına girdiği zaman 175 milyon nüfusu var. Osmanlının nüfusu 20 küsur milyon. Rusya 12 milyon asker çıkarıyor. Biz 2 milyon 750 bin asker çıkarıyoruz. Tarih kitaplarında üzerinde durulmayan hususlardan bir budur. Nüfus problemi var.

- 1877- 1878 yılında Osmanlı – Rus savaşı çıkıyor. Rumi yıldan dolayı 93 harbi diyorlar. Bu Türk tarihindeki en büyük felaketlerden biridir. Omurgasının kırıldığı savaştır.İstanbul’u rahat işgal edebilirlerdi. İstanbul’daki şehir yozlaşmasının da sebebidir. Aşırı göç geliyor.

-1917’de ihtilal olmayıp Rusya’da çarlık rejimi yıkılmasaydı biz bugünkü sınırlarımız içinde olamazdık. Rusya Doğu Anadolu’nun büyük bir kısmını işgal etmişti. Kazım Karabekir Paşa ile aldık.

-90‘lı yıllara kadar dünyada iki tane güç vardı. Birisi Ruslardı. Şimdiki Rusya ile kıyaslamayın. Dünya siyasetine yön veren dev bir Rusya. Şimdi onu özlüyorlar. Biz nasıl Osmanlıyı özlüyorsak onlarda onu özlüyor.

- Rusya ile yaşadığımız uçak krizi onlarda büyük bir karizmayı çizdi. Onun intikamını almaya çalışıyorlar. Ben çok iyi görmüyorum.

Baltacı – Katerina Hadisesinin İç Yüzü

1711 yılında Osmanlı’lar ile Rusya arasında Prut Savaşı oluyor. O savaşta Osmanlı, Rus ordusundan iki misli daha fazla. Rus ordusunun yok edilmesi mukadder. Rusları her taraftan sarmıştır. Rusya’yı Rusya yapan Deli Petro’nun yok edilmesi Rusya’ya darbe vurur. Baltacı Mehmet Paşa orada Rus ordusunu yok etmek yerine barış yapmayı tercih ediyor. İstanbul’a dönmeden dedikodu kazanları kaynamaya başlamış. Katerina Petro’nun o dönemdeki eşi. Daha sonra Alman halk hikayelerinde Baltacı ve Katerina ilgili bazı erotik şeyler ortaya atılmış. Katerina çadıra bile gitmemiş. Rus ordusu yok edilmek üzereyken Petro bunalıma girmiş. Katerina çok akıllı bir kadın. Diyor ki “ Türklere barış teklif edelim herkes elinde değerli ne varsa getirsin”. 7 araba hediye gönderiyorlar sadrazamın yakınlarına. Sadrazamın kafasında şu var; Prut’ta Rusları kuşattığı zaman yanlış bir saldırı yapmış ve çok kayıp vermiş. Ve Osmanlı’da Viyana Sendromu var. Hediyelerin tesiri ile sadrazam Rus ordusunu serbest bırakıyor. Çok olumsuz bir antlaşma değil. Ama günümüzden bakıyoruz. O dönemde Rusların bu kadar büyüyüp bir güç haline geleceğini tahmin etmiyordu. Baltacı döndükten sonra yanındaki adamlar öldürülüyor. Baltacıda adaya sürülüyor ve tarihe geçiyor. Aslında çok başarılı bir sadrazam değildi. Katerina çok güzel bir kadın değildi.

Bölümden kareler!

Osmanlı’da Kadının Gücü

-Osmanlı kadınlar yüzünden yıkıldı diyenlerin çoğu kadın.

-Türkiye’de şöyle bir tarih anlayışı var, Osmanlı döneminden beri  tarihi yazanlar erkekler olduğu için kadınların devlet işlerine karışmalarından rahatsız oluyorlar, Cumhuriyet döneminin tarihçileri de böyle bakıyor.

-Valide sultanların, Kösem Sultan, Turhan Sultan gibi çoğunun devlet işlerine karışmaları mecburiyetten oluyor. Çocuklar ufak. 11 yaşındaki çocuk neyi yönetecek.

-Hanedanın başında kimse olmadan devleti yürütme şansı yok.

-Valide sultanların 17. Yüzyıldaki müdahalesi devletin yürümesi açısından sağlıklı ve olumlu olmuştur. Bizim yanlış bildiğimiz şeylerden birisi budur.

-Hanedanın zayıf olduğu bir dönemde devleti kutsallaştırmışlardır. Devleti buhrandan çıkarmışlardır.

-Turhan Sultan çok olumlu ve farklı bir karakter ve iyi bir örnektir. Bırakmasını da biliyor. Kösem Sultan bırakamamıştır.

- Hürrem Sultan devleti bizzat yönetmedi, 16. yüzyılda karıştı etti ama dizi sayesinde meşhur oldu. Hürrem Sultana kadar harem çok ön planda değildi.

Osmanlı Padişahlarının Evliliği

- Kanuni Sultan dönemine kadar padişahlar Türk kızları ile evleniyorlar. Asil kabul edilen bir beyliğin yada kırım hanlının kızı oluyor. Kanuni’den beri bir beylik kalmamış. Osmanlı bütün hepsini ortadan kaldırmış ve hepsinin hakimi olmuş.

- Osmanlı toprakları içerisinde bir aileyi de güçlendirmek istemiyorlar. Padişaha kız vermek akraba olmak demek ve ön plana çıkmak demek. Birden fazla güç odağı olunca devlet sarsılıyor.

- 18. Yüzyıldan sonra padişahların eşleri genellikle Kafkaslardan geliyorlar.

- Hareme genelde köle statüsündeki kadınlar alınıyor. Müslüman birisinin köle olarak gelmesi kabul edilemez.

- Müslüman olacak diye bir zorlama yok. 2. Murat’ın eşi Mara Müslüman olmuyor.

- Savaş yerindeki köle kadınlar alınıp getiriliyor. Savaşı Hristiyanlar ile yaptığınız için onlar saraya getiriliyor.

- Harem padişahın evi aslında. Ayrıca harem sadece sarayda yok. Herkesin haremi var.

- Osmanlı’da 4 kadına kadar evlenme İslam hukukuna göre uygun. Fakat uygulamanın çok sınırlı olduğunu görüyoruz. %90-95’e kadar tek eşlilik var. Hanedanın devam edebilmesi için erkek çocuğa ihtiyaç vardı. Devletin yaşama şansı daha fazla vardır.

En Güçlü Padişahlar

- Osmanlı'da tahttan çekilen 2. Murat’tır başka padişah yoktur. 2. Beyazıt zorla çekiliyor.

- Fatih Sultan Mehmet çok farklı bir devlet adamı. Komple bir devlet adamı, felsefe ile uğraşıyor, sanat ile uğraşıyor. 17 sefere çıkmış bizzat ordusunun başında. Kitaplar okuyor, tercüme ettiriyor. Kafasını yoruyor. Fatih çok farklı bir yere konulacak bir padişah.

-Yavuz Sultan Selim’de meraklı bir adam. Mısır’a gittiğinde piramitleri merak ediyor. Çok büyük bir askerdir.

-Kanuni 46 yıl tahta kalıyor. Osmanlı, Selçuklu'nun değişerek devamıydı. Kendinizi yenileyip yeni şartlara intibak etmediğiniz takdirde var olamıyorsunuz.

-İkinci Selim beceriksiz bir padişah gibi gösterilir ama öyle değil. Kıbrıs alındı, Tunus alındı, Yemen alındı. 

“Marco Polo, Evliya Çelebi ile kıyaslanamaz”

Osmanlı’da ön plana çıkarılması gereken şahsiyetlerden biri Evliya Çelebi’dir. Benim tezim 3. Köprüye adı verilmesiydi. 3. Havalimanına kesinlikle Evliya Çelebi ismi verilmelidir.Marco Polo önemli bir seyyahtır. Ama Evliya Çelebi ile kıyaslanamaz. Evliya Çelebinin bıraktığı yazılı kaynak olarak 10 cilt yalnızca bizim değil 20’den fazla devletin ve milletin tarihi ile ilgili muazzam bir eser.

-İbrahim müteferrika, Katip çelebi… Ders kitaplarında padişahlardan daha fazla ön plana çıkarılması gereken şahsiyetlerdir. Evliya Çelebi çok şey yazmış.

-Mimar Sinan birazda olsa ön plana çıkmıştır. O büyük bir deha. 400’e yakın eserleri vardır.

-Ebu’l İz El Cezeri’nin çizdiği Da Vinci’den çok daha ileri resimleri vardır. Avrupa’nın elinde olsa çok daha farklı olurdu.

-Matbaaya izin veren Yeniçerili Abdullah Efendi, ismi bilinmesi gereken önemli kişilerden birisidir.

“Hiç bir padişah hacca gitmemiş, tek giden kişi..."  

Osmanlı dönemindeki hac 9 ay sürüyor. Vekil gönderiyorlar. Öyle bir gelenekte yok.Hac yolları güvenli değil. Bedevi eşkıyalardan korunması için çok kalabalık bir şekilde gidilmesi gerekiyormuş.

-19. Yüzyılda buharlı gemiler yapıldıktan sonra hac yapabilirlerdi. Ama Sultan Abdülaziz Londra’ya gidiyor. Mısır’a da gidiyor.

- Osmanlı hanedanlarında Hacca gitmiş tek kişi Cem Sultan’dır. Vahdettin tahttan indikten sonra hacca gidiyor. Fakat güvenlikten dolayı haccı tamamlayamamıştır.

Osmanlı’da Türklük tartışması

- Osmanlı Türk devletiydi. Bütün şecerelerde Osman gazinin dedeleri Oğuzhan’a Türklerin efsanevi atasına bağlanır.

- Kimlikler son dönemde plana çıktı. Osmanlı döneminde tek Müslüman kimliği yetiyordu. Ve onun içine zimmi hukuku ile Hristiyan Hukuku’nu alıyordu.

- Osmanlı yalnız Türk’ü aşağılamıyor. Devlet düzenine karşı çıkan her türlü grubu aşağılıyor. Etnik köken aşağılaması değil.

- Osmanlı'dan milli bir devlet bekleyemezsin. Bir imparatorluktu.

- Cumhuriyetin başlarında aşırı bir Türkleşme politikası var. Bu bize zaman zaman yanlış gelebiliyor. Ama o dönemde dünyanın genel havasında öyle bir siyaset ve durum var.

-Osmanlı'da aydınlar parçalanmayı nasıl kurtarabiliriz diye düşündüler. Dediler ki “Türk demeyelim hepimiz Osmanlıyız”diyelim. “Bulgar, Rum, Arap, Arnavut hepimiz Osmanlıyız”. Bu tezi savundular ve samimiydiler. Olmadı, tutmadı. Ondan sonra “hepimiz Müslümanız, İslamcıyız” dediler, bir baktılar Arnavutlar, Rumlar isyan ettiler. Türkiye’de de bu zaman zaman tartışıldı. “Türkiyeli” kimliği. Siz Osmanlı'da denediniz tutmadı. Bu bir milletin, devletin ana omurgası olur. Ana çatı olur. Ana çatıyı inkar ettiğiniz zaman olmuyor.

Türkiye’de Eğitim

Turgut Özal daha bilgisayarlar yeni yeni yayılmaya başladığı zaman bu yazılım üzerine çok fikirleri vardı ama uygulanmadı. Yazılımda Hindistan gibi öne gidebilen bir ülke olabilirdi. Bir alana yönelmek gerekiyor. Sektör seçemiyorsunuz. Türkiye’nin bir gelecek çizmesi lazım. Fakat terör 1984’ten beri bitmedi. Çevremizdeki iki ülke paramparça oldu. Geleceğinin ne olacağını bilmiyoruz.  Ama Suriye ve Irak diye iki devlet olmayacak. Temele oturtulmamıştı. Biz şuan zeki olan çocukları zeki olmayan çocukların yanında ziyan ediyoruz. Onu ayırmamız lazım.

Türkiye’de popüler tarihçilik gelişmiş bir alan değil. Tarihçiler uzak duruyor. Türkiye’de akademisyen tarihçilerin anlaşılır popüler üslup ile kitaplar yazması lazım. Popüler kitap yazanların büyük kısmı sağlıklı eserler yazmıyor.

Osmanlı’da Eğitim
Sıbyan mektepleri her yerde var. Önemli olan seçkin eğitimi yapmak lazımdı. Osmanlı bunu yaptı. Hiyerarşide adaletli dağıtımı yapmıştır. En önemlisi zeki çocukları alıp eğitmiştir. Daha sonraki kitle eğitimi sanayi toplumu ile gelen bir şey.

Osmanlı'da İslamiyet

-Osmanlı İslam hukukunu uygulamaya çalışan bir devletti. Son dönem farklıydı. Avrupa hukuku var. Şer-i mahkemeler yerine Avrupa tarzı nizamiye mahkemelerinde birçok dava görülür olmuş. Batılılaşmış.

-Padişahların şarap içmesi şahsi günahıdır.

-Toplumsal hayatta hiçbir zaman Müslümanlara içki satışını serbest bırakmıyorlar. Ama ne yapıyorlar Galata’ya gidip içiyor. Zaman zaman göz yumuluyor, zaman zaman sert şeyler uyguluyor.

-Abdülhamit tahttan indirildikten sonra eski kanunlar geçersizdir deniliyor. Bir anda her şey altüst oluyor. Sosyal patlama yaşanmış.

Osmanlı’da Yönetim

Osmanlıda her yerde devşirme yok. Saray halkını devşirmelerden seçiyor. Bürokrasi Türklerin elinde. Ulema Türklerin elinde. Arap bile yoktur. Şeyhülislamların tamamı Türk’tür. Birkaç istisna dışında. Dengeyi kurmuş. Dengeyi kurduğunuz taktirde büyük devlet oluyorsunuz.

10.02.2016 / Genç Bakış / Erhan Afyoncu