Mesut, Hakan ve Ali Maruf’un sinyalinin geldiği ormanlık alana doğru yoldadır. Ancak Maruf'un işini bitirmek isteyen biri daha vardır: Kadir, peşine çok sayıda adam takmış buluşma yerine doğru yola çıkmıştır. Sinyal noktasında yalnız Maruf'u bulmayı bekleyen ekip kendini ıssızda, bir sürü silahlı adamın ortasında, desteksiz bulur. Çatışma kaçınılmazdır, Sayıca az olan ekibimiz için ormanın ortasında hayatta kalma savaşı başlar.
Suat, Nazike, Metin, Tekin, Zeliha yoğun bakım önünde perişan halde beklemeye devam etmektedir. Ancak Hüsnü kötüleşmeye başlar, tansiyonu düzensizleşmiş, nabız yükselmeye başlamıştır. Acilen ameliyata alınan Hüsnü’nün böbreklerinde sorun olduğu, bir tanesinin neredeyse işlevini kaybettiği, vücuttan sıvı atılamadığı bilgisi verilir. Böbrek tek başına ihtiyacı karşılayamadığı için tansiyon düzene girmez ise ne kadar daha dayanabileceği bilinmemektedir.
Tekin perişan olmuş, bir köşede tek başına ağlamaktadır. Mesut yanına gider. Tekin içerisindeki tüm acıyı Mesut amcasına haykırır. Mesut bu sinirle emniyete gider. Rıza babaya haber vermeden Kadir’in sorgusuna girer, Maruf yine kaçmayı başarmış, zamanında ona kol kanat geren Kadir ise bir şey bilmediğini iddia etmektedir.
Mesut, adama sorduğu sorulardan her alamadığı cevap karşısında kendini kaybeder. Kadir sonunda dayanamaz ve sorguda bayılır. Hüsnü'nün kötüleşen sağlık durumu ve Mesut'un üzerine atılı suç, ekibi eskisinden de zor bir noktaya sürükler. Kendini bir dönüm noktasında bulan ekip, tüm darbelere rağmen sonuna kadar ayakta kalmak için ant içer. Dayanmak zor olabilir, ama direnmek mecburidir...