İlaç sevkiyatı için bulunduğu teknenin bir kıyıya yanaşmasından sonra Azize’nin savaşı başlamıştı. Yunana askerlerinin bir bir öldürdüğü kadınlar, o kıyıda can verirken, Azize bir Yunan Yüzbaşı tarafından cinsel saldırıya uğramıştı. Azize’nin doğurduğu bebeği de Yunan asker Spiros tarafından ormanın derinliklerine bırakılmıştı. O gün, o kıyıda yaşadıklarını hiçbir zaman unutamayan Azize, hakikati Cevdet’ten saklamak zorunda kalmıştı. Zira İngiliz Charles Hamilton, bu hakikat karşısında Cevdet’in gizli vazifesine devam edemeyeceğini intikam için Azize’nin yaşadıklarını ödeteceğini düşünür. Azize de bu karardan sonra İzmir’den gitmiş ve Dağıstanlı’nın ekibinde yer almıştı.
Tevfik’in son nefesinde Azize’nin yaşadığını itiraf etmesi, Cevdet’i harekete geçirir. Cevdet, bir dağ başında Azize’yi bulur ve ikili arasında büyük buluşma gerçekleşir. Azize’nin İzmir’e dönüşüyle, tüm ailesi büyük bir şaşkınlık yaşar. Öldü sanılan annelerini karşılarında gören kızlar ve Hasibe Ana, Azize’ye kavuşmanın mutluluğunu yaşarlar.
Bu mutluluk Azize için fazla uzun sürmez. Hayatının en zor anlarını yaşadığı o kıyıdaki Yunan Yüzbaşı, kapısını çalar. Azize bu yaşadığı şok karşısında ne yapacak? Azize’nin yaşadıklarını sorgulayan Cevdet, hakikati öğrenebilecek mi? Azize’nin vücudundaki yaraların sebebi ortaya çıkacak mı?