Füme kot, beyaz tişört, kadife bordo bir ceket… Yok denecek kadar az makyaj, tertemiz bir gülümseme… Ben çay söyledim; o Kenan’ın selamını. Sohbete başladık. Gereksiz tek kelime etmedi. Tarttı, biçti.
Karlı, enfes bir kış akşamı Boğaz kıyısında Türkiye’nin en çok merak ettiği kadını dinledim. Daha önce hiç anlatmadığı aşkını, yeni dizisini, hakkındaki şehir efsanelerine cevabını...
Bir süre ekranda olmayacaktınız. Ne oldu?
- Rol çok cazip geldi. Monte Cristo Kontu uyarlaması. Karakterin gerçek adı ‘Derin’. Babasının üzerine bir suç yıkıp ölümüne sebep olan insanlardan intikam almak için ‘Yağmur’ adında sahte bir kimlikte geri dönüyor.
Yani oynadığım karakterin içinde başka bir karakter daha var. Oyun içinde oyun. Karakterin bu ikiye bölünme hali beni zorluyor. Projeyi kabul ederken de iştahımı kabartan buydu.
‘Derin’ mi ‘Yağmur’ mu daha çekici?
- Birbirinden ayırmak ne kadar doğru bilmiyorum. Beden dilimi, ‘Derin’ olduğum yılları oynarken biraz daha içine kapalı ve maskülen, ‘Yağmur’ olduğum yıllarda daha dışa dönük, özgüvenli ve feminen kurmaya çalışıyorum.
Bütün bu çelişkileri beraber sahipleniyorum. Çünkü ortak paydaları yalnızlık ve aidiyetsizlik.
‘İntikam’ dizisi bir uyarlama. Bu fikir başta sizi tedirgin etti mi?
- Disney’le ortak yapılması ve Kanal D’nin iç yapımı olması, işin prodüksiyonel kalitesi açısından tatmin edici olacağının garantisiydi. Kararımı verebilmem için en önemlisi senaryonun adapte edilebilmesiydi.
Karakterlerin ve ilişkilerin Türkleşebilmesi. Bütüne bakınca kişilerle ilgili kararların çok doğru verildiğini hissediyorum. Dizide ana hikayeye ve bölüm hikayelerine sadık kalarak değişiklikler yapılıyor. Orijinalini izleyenler için bile tekrar olmayacak.
Yabancı versiyon ‘Revenge’i izlediniz mi?
- Proje geldikten sonra izledim. Şimdi ikinci sezonu izliyorum. Oradaki oyunculara göre daha şanslı olduğumuzu hissediyorum.
Neden?
- Çünkü hikâyeyi bilerek karakteri kurmak avantajlı.
Orijinal dizinin başrol oyuncusu Emily VanCamp ile kıyaslanacaksınız. Hazır mısınız?
- ‘Fatmagül’ün Suçu Ne’ ve ‘Aşkı Memnu’ da daha önceden çekilmişti. Zaman ve şehir değiştirildiğinde karakterler bambaşka oldu ve farklı yorumladım. Sinema ve dizi pratiği farklıydı. O günkü koşullarda oyuncular kendi seslerini kullanmıyordu ve bire bir kıyaslamak pek mümkün değildi.
Bu sefer kıyaslanacak proje de benimle aynı dönemde, benzer üslupla oynayan ve belli ki çalışkan bir oyuncu var. Sanırım daha zorlu bir parkur…
Ama yönetmenimiz Mesude Eraslan, her şeyin kontrol altında olduğunu çok doğru müdahalelerle her an hissettiriyor. Zaten setin huzurunun anahtarı da onun sakinliğinin verdiği güven.
Ciddi dövüş sahneleri var. Aranız var mıdır?
- Hayır...
Ne yapacaksınız peki?
- Genco Ülgen ve ekibinden eğitim alıyorum. İlk 10 bölümden sonra ciddi dövüş sahneleri ve koreografiler göreceksiniz.
Birini yere serebilir misiniz?
- Hedeflere tekme, yumruk çalışıyorum. Tekniğini öğreniyorum, vücudumun güçlendiğini görüyorum. Yalnız sinemasal dövüş koreografileri öğreniyorum, birini dövmeyi değil!
Peki gerçek hayatta da intikamcı biri misiniz?
- Yok, intikam alacak kadar öfkeli biri değilim. Sadece sert ve soğuk davranırım.
O dürtüyü nasıl bastırırsınız?
- Tepkisizleşirim. Benim ya da sevdiğim insanların canını yakan kişiyi hayatımdan çıkarır ve ilişkimi keserim. Geri dönmek istese de hayatıma sokmam yanıma yaklaştırmam.
Saçlarınıza dokundurmaz hatta boyamazdınız. Boyanmış, rengi açılmış. Ne değişti?
- Kimlik değiştiren birini oynarken fiziksel değişim şarttı. Oynadığın karakterin parçası olduğu sosyal sınıf bu değişimi gerektiriyor. Dizilerde insanlar köylü, kasabalı kızları fönlü, maşalı saçlarla oynamaya alıştılar.
Bunu hiç tasvip etmiyorum. ‘Fatmagül’ü oynarken saçımı duştan çıktığım haliyle kullandım ve şimdi de ‘Yağmur’ için boyanması gerekti, boyattım.
Yüzünüzde neredeyse makyaj yok. Kozmetik sevmez misiniz?
- Kozmetikle çok barışık değilim, hayatımda minimumda olmasını tercih ediyorum.
Hürriyet-Hakan Gence