- Nasıl oyuncu oldunuz? Sizi kim teşvik etti?
Çocukken bir hayal kurdum ve peşinden gittim. Kimsenin teşviki ile olmadı bu karar, tamamen kendi iç güdülerimin doğrultusunda gelişti. Sonra da şans bana güldü. Çünkü ailem hep beni destekledi, bana hep inandılar.
- Sizin için tiyatronun yerinin bir başka olduğunu biliyorum. Fakat en son 6 yıl önce bir tiyatro oyununda sahneye çıktınız. Neden televizyonu tercih ettiniz?
Şu anda da bir oyunum var, yeni başladık, SanatMahal’in ilk oyunu ‘Şempanzeler’de oynuyorum. Çok güzel bir kadromuz var. Kerem Atabeyoğlu, Tuğrul Şenol Önsel, Erkan Bektaş ve yönetmenimiz Cem Uslu... Uzun zaman ara vermemin sebebi aslında biraz sağlık sorunum oldu.
- Usta oyuncu Musa Uzunlar’la aynı dizidesiniz... Uzunlar gibi tecrübeli bir oyuncuyla aynı projede olmak sizin için ne ifade ediyor?
Musa Uzunlar ile çalışıyor olmak büyük bir şans. Ama tüm kadro aslında büyük bir şans benim için. İyi ki varlar. Her gün şükrediyorum böyle bir projenin içinde, bu kadar değerli insanlarla çalışma fırsatı bulabildiğim için.
- Emel Çölgeçen günlük hayatta nasıl biri? Sema gibi otoriter midir?
Sema gibi otoriter değilim, Sema’nın çok acı dolu bir hayatı olmuş. Tüm o sertliği de bu dünyada başka türlü var olamayacağını anlamış olmasından. Ben ise hayata olumlu bakmaya çalışıyorum elimden geldiğince.
- Sema’nın giyim tarzı ve topuklu ayakkabıları çok konuşuluyor...
Topuklu ayakkabı çok nadir giyiyorum. Davetlerde oluyor genellikle ama bazen de sadece kendim için giyiyorum. Bence topuklu ayakkabı gerçekten bir kadın için vazgeçilmez. Ama günlük hayatımda pek tercih etmiyorum. Genelde sade ve rahat giyinirim. Takı takmayı severim ama vazgeçilmezim beyaz t-shirt ve skinny jeanler’im.
- Çekimlerden arta kalan zamanlarda neler yapıyorsunuz?
Tiyatroda olunca pek vaktim kalmıyor açıkçası. Kitap okuyorum bol bol ve film izlemeye çalışıyorum.. Bazen de arkadaşlarımla vakit geçiriyorum en çok sosyalleşmeyi özlüyorum sanırım.
- Set ortamı, yorucu oluyor mu?
Çalışma şartları her sette olduğu gibi zor ve ağır. Ama ekibimiz sıcacık. Bu yüzden yorucu da olsa her zaman keyifli...
- Dizide en çok kiminle anlışıyorsunuz? Kankanız var mı?
Daha önce de söylediğim gibi güzel bir ekibimiz var. Herkes herkesin arkadaşı, yoldaşı oldu bu ekipte. O yüzden kimseyi ayıramam.
- Gelecekte beyaz perdede kendinizi nerede görüyorsunuz?
Beyaz perde her oyuncunun hayali elbette. İnşallah önüme reddedemeyeceğim, beni heyecanlandıracak güzel senaryolar gelir. Ben de coşkuyla işimi yaparım... Ama artık kadın hikayeleri yazılmalı. Kadınlar o kadar renkli ki, kocaman bir okyanus gibi ucu bucağı yok adeta. Umuyorum bu engin, ruhların güzel hikayeleri daha çok işlenir artık...
- Aralık ayında, Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı’nın (TEGV) 20. yaşını kutladığı ve Kanal D’nin canlı yayınladığı, gecede 50 bin hedeflenirken, 80 bin çocuğun eğitimine katkıda bulundunuz. Katılımın bu kadar büyük olacağını bekliyor muydunuz?
Ben insanların bu ülkede çok duyarlı olduğuna inanıyorum her zaman. Doğru şekilde haberdar edildiklerinde, herkesin imkanı dahilinde yardım edeceğine eminim... Bu yüzden katılımın yüksek olması ‘beni çok şaşırttı’ diyemem. Sadece ‘çok ama çok mutlu etti’ diyebilirim. TEGV sayesinde bir sürü hayata dokunabildik, ne mutlu bizlere.
Hürriyet
KANAL D © 2024. Her Hakkı Saklıdır.