Kanal D'nin sevilen dizisi Hayat Şarkısı'nda Nilay karakterine hayat veren Aydan Taş, tüm içtenliğiyle Hürriyet'in sorularını yanıtladı.
BKM Mutfak’ta sergilediğiniz oyunculuk performansınızla dikkatleri çektiniz ama bunun dışında Aydan Taş’ı pek tanımıyoruz. Siz kendinizi hangi kelimelerle anlatırdınız? - Bir insanın kendiyle ilgili spoiler vermesi sanırım en zor olanı (gülüyor). Ben böyle biriyim, şöyle biriyim demeyi pek beceremem aslında. Arkadaşlarımın beni bana anlattıkları kelimelerle özetlemeye çalışayım: Enerjisi yüksek, içi dışı bir, açık sözlü, duygusal, bazı konularda takıntılı, kararsız... Bir de ıssız adaya düşseler yanlarında götürecekleri en sevdikleri ve güvendikleri arkadaşlarıymışım (gülüyor).
Eğitiminiz işletme üzerine ama dönüp dolaşıp oyuncu olmaya karar vermişsiniz? - Bir şeyi çok istiyor ve yılmadan üzerine gidiyorsanız, mutlaka elde edeceğinize, başaracağınıza inanıyorum. Ben daha üniversiteye girmeden önce BKM’ye gidip gelmeye başlamıştım, tüm oyunları izliyordum. Ne zaman gitsem “Geldi kadrolu seyirci” diye karşılıyorlardı. Kuliste Yılmaz Erdoğan hocayla oyunculuk üzerine sohbetler ederek bu konuda çok şey öğrenmiştim. Aslında daha o zamandan ne istediğimi biliyordum.
İş nasıl oldu da hobilikten çıktı? - Hikayem, babamla yaptığımız anlaşma sonucu gelişti. Klasik hikayeyi bilirsiniz; siz konservatuvar hayalleri kurarken aileniz “altın bilezik” yerine geçecek bir mesleğe yönlendirir sizi. “Tiyatroyu ne kadar yapabilirsin, geçimini ne kadar süre buradan sağlayabilirsin?” gibi düşünceler babamın da aklını kurcalıyordu. Sonunda onunla küçük bir pazarlık yaptım. Böylece onun işletme-iktisat okuyan bir kızı oldu, ben de daha sonra alacağım kararlar için kendisinden sonsuz destek sözü aldım. Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde işletme okudum ama seçmeli ders olarak da tiyatroyu seçtim. Bir tiyatro grubu kurduk, oyunlar çıkardık ve hafta sonları Trabzon, Gümüşhane, Bayburt gibi illeri gezerek o oyunları sergiledik. Hem oyunculuk yaptım hem de işletme okudum yani.
Uzun bir aradan sonra “Hayat Şarkısı” ile ekrana döndünüz. Ekibe dahil olma sürecinizi konuşalım biraz da... - Yönetmenimiz Cem Karcı ile daha önce de çalışma fırsatım olmuştu. Bir gün yeni bir işe başlayacağını ve Nilay karakteri için deneme çekimi yapmak istediğini söyledi. Heyecanımı gizleyemedim. İşlerini her zaman takip ettiğim, çok saygı duyup değer verdiğim bir isim. Bütün bunların üstüne yapım şirketinin Most Production olması, senaryodaki sihirli kelimelerin Mahinur Ergun kaleminden çıkması, oyuncu kadrosu ve Nilay karakterinin bende yarattığı etki de eklendi. Ve birkaç görüşme sonucunda “Hayırlı olsun” dendi.
Herkes sizi BKM Mutfak’taki komik karakter olarak tanıdı, şimdi ise dram oynuyorsunuz? Bu sizin özel tercihiniz miydi? - Ben komedi oynamayı seviyorum ama komedi ya da dram oynamalıyım gibi bir ayrımım yok. Benim derdim kendimle, oyunculuğumla.
Dizide oynadığınız Nilay karakteri, çocukluk arkadaşı Melek için birçok fedakarlıkta bulunuyor. Siz onun yerinde olsanız arkadaşınız için aynı şeyleri yapar mıydınız? - Arkadaşlığa çok önem veren, insanlarla muhabbet etmeyi, mutluluklarına ve hüzünlerine ortak olmayı seven biriyim. Tanıdıklarım bir yana yeni tanıştığım biri bile olsa anlatmak istediği sürece dinlerim. Hiç sıkılmam. Arkadaşlarım her zaman, her konuda arayabilir beni. Ben de her zaman elimden gelen fedakarlığı sonuna kadar yaparım dostlar için.
Melek ve Nilay çocukluk arkadaşı, hatta kardeş gibiler... Sizin hayatınızda var mı böyle biri? - Evet o konuda çok şanslıyım. Hayatı iyi-kötü her yönüyle, her anıyla paylaştığım çok özel ve çok değer verdiğim arkadaşlarım, hatta kardeşim diyebileceğim insanlar var. Şimdi isim vermeye kalksam olmaz. Nasılsa onlar kendilerini biliyor.
Set olmadığında bir gününüz nasıl geçiyor? - Mutlaka güne harika bir kahvaltıyla başlıyorum. Arkadaşlarla buluşuyorum. Bazen dışarıda vakit geçiriyoruz, bazen evde... O günkü ruh halimizle alakalı. Eğer evdeysek film izliyoruz. Bir de tam anlamıyla oyun tutkunuyuz; Americano, pis yedili, tabu... “Yürüyelim arkadaşlar” adlı bir WhatsApp grubumuz var. Oradan haberleşip müsait olanlarla bazen yürüyüş de yapıyoruz.
Hayattaki en büyük tutkunuz? - Motor kullanmak gibi hayata geçiremediğim bir tutkum var. Ama trafik koşulları ve dikkatsiz sürücüler nedeniyle hayata geçiremiyorum. Keşke duyarlı ve dikkatli sürücüler olsa trafikte...
Olmazsa olmazlarınız var mı? - Kahvaltı etmeden asla güne başlamam. 3 tane harika yeğenin teyzesiyim, yakında hala da olacağım. Haftada en 2 günümü yeğenlere ayırıyorum. Onlarla vakit geçirmek hayatımın olmazsa olmazlarından... Ha bu arada aksesuvarlarım ve ayakkabılarım olmazsa olmaz (gülüyor).
Sizi en çok ne mutlu eder? Ve en çok neye sinirlenirsiniz? - Sevdiklerimle bir arada olmak... Spontane yaşamayı seviyorum. Küçük şeylerden mutlu olurum diye klişe bir cümle vardır ya işte ben oyum. Sinirlendiklerime gelince: Bekletilmekten pek hoşlanmam. Bir yere zamanında gidiyorsam aynı hassasiyeti karşı taraftan da beklerim. Bir de sadece konuşup dinlemeyi bilmeyenlere tahammülüm yok.
Seninle gülmeye alışkın olan seyirci, Nilay karakterine nasıl tepki verdi? “Yine komedi yap” talepleri geliyor mu? - Yok, daha çok “Seni ekranda görebildiğimiz için mutluyuz” diyorlar. Oynadığımız her karakterde, yer aldığımız her projede seyirci kendinden bir şey buluyor zaten.
Kerim dizide Hülya ile, Melek ise Hüseyin ile yakınlaşmaya başladı. Nilay’ın hayatında kimse olmayacak mı? - Bunu ben de bilmiyorum inanın. İşin o kısmı sizin kadar bana da sürpriz olacak.
Oyuncu olarak özellikle canlandırmak istediğiniz bir karakter var mı? - Benim öyle bir sınırlamam yok. Oynacağım her karaktere kendimden bir şey katmak, ondan bir şey öğrenmek derdindeyim.
Beğendiğiniz oyuncular kimler? - Ezgi Mola, Büşra Pekin, Demet Evgar, Nadir Sarıbacak, Okan Yalabık, Kenan İmirzalıoğlu izlemeye doyamadığım isimler. Ayrıca Ayşen Gruda ve Şener Şen tutkunuyum.
Ya takip ettiğiniz diziler? - TV’deki tüm işleri vakit buldukça takip etmeye çalışıyorum. İşimizle alakalı bir durum...
Bu dizi dışında ufukta yeni bir proje var mı? - Ben bir proje hayata geçmeden konuşamıyorum. Olduğu zaman hep birlikte yaşarız bu heyecanı (gülüyor).
Oyunculuğa başladığımdan beri çok özel, çok değerli insanlarla çalıştım. Bunlardan biri de Ayşen Gruda’dır. Onunla çalıştığımız projede hayata ve oyunculuğa dair çok şey öğrendim. Karşılıklı olan tüm sahnelerimiz kahkahalarla sona eriyordu. “Bunun dalağı benden gevşek” derdi hep. Bir gün sette “Gel sana bir şey anlatacağım” dedi. Üzerinde minder olan bir sandalyeyi yanına çektim. Meğer sandalyenin içi boşmuş. Oturmamla sandalyenin içine gömülmem bir oldu. Saatlerce güldük ve Ayşen Abla “50 yıllık sanat hayatım boyunca hiç bu kadar gülmemiştim” dedi. Benim için paha biçilmez bir cümleydi. Yıllarca filmleriyle büyüyüp hayranı olduğum kadından bu cümleyi duymak, en özel anlarımdan biridir.