İnadına Yaşamak'ın konusu ise şöyle:

  

Hayat, sevdikçe yeniden başlar.Zeynep ve Ali, birbirini tanımayan iki yabancıdır. Her ikisi de geçmişte yaşadığı acı olaylar sonucu boşanmış, kendilerine yeni ve yalnız birer hayat kurmuştur. Yıllar sonra geçmişlerinden gelen bir emanet, kaderlerini birleştirirken; onları hayatlarının en zor seçimiyle karşı karşıya bırakır. Emanetin adı Çınar’dır; korunmaya muhtaç dünyalar tatlısı bir oğlan çocuğu… Kimdir bu çocuk? Neden gelmiştir? Kimden korunması gerekmektedir? Tüm cevaplar, unutmaya çalıştıkları geçmişlerinde gizlidir!
 
Çınar, Ali ve Zeynep’in altı yıl önce boşandıkları eski eşleri Rıdvan ve Asiye’nin çocuğudur. Rıdvan ve Asiye, bulaştıkları beladan kurtulana kadar güvende olması için Çınar’ı, Zeynep ve Ali’ye emanet etmek zorunda kalır. Ardından izlerini kaybettirmek için kaçarken korkunç bir kazada hayatlarını kaybederler.
 
Artık Zeynep ve Ali’den başka kimsesi kalmamıştır Çınar’ın. Ama ailesiz büyüyen, yapayalnız Zeynep’in küçük bir çocuğa bakacak cesareti yoktur. Ali’nin de geçmişi ve bugünü Zeynep gibi travmalarla doludur. Can yoldaşı Emir’in karısı Sedef, Ali’ye duyduğu yasak aşk yüzünden intihar etmiştir. Karısının ölümünden Ali’yi sorumlu tutan Emir, intikam ateşiyle yanmaktadır. Emir’in "Kimi seversen Azraili olacağım!” yemini hala dün gibi tazeyken, küçük bir çocuğa nasıl kucak açabilir Ali? Onu peşindeki beladan, yeminli intikamdan, Emir’den nasıl koruyabilir? Ama başka seçenek yoktur! Ali de Zeynep de eski eşlerinden gelen emaneti, küçük Çınar’ı mecbur kabul eder. Kaderleri mühürlenen üç yabancı; Ali, Zeynep ve Çınar, hiç beklemedikleri üzere zamanla tek yürek olacak, ama Emir’in yüzyıllık kini de derin uykusundan uyanacaktır. Ali, ya tüm sevdiklerini bu ateşe feda edecek; ya da bu yangını kendi canıyla söndürecektir. Ama peşlerinde olan kişi yalnızca Emir değildir!
 
Tüm yeminlere, kapatılan defterlere rağmen; hayat kapıyı çaldığında mazeret yoktur. O kapı açıldığında, intikam da girecektir içeri, aşk da...