X
X

Daha bıçkın, daha seksi

10.09.2012 Pazartesi 13:36 (Güncellendi: 08.11.2016 - 16:15)

Kayıp Şehir'in Aysel'i Gökçe Bahadır, rolünü ve diziyi Hürriyet'e anlattı.

Bu sezon Kanal D’nin en iddialı işlerinden ‘Kayıp Şehir’ izleyicileri İstanbul’un karanlık tarafıyla yüzleştirecek. Başrol oyuncusu Gökçe Bahadır bıçkın ama seksi Aysel karakteriyle farklı bir yüzünü göstermeye hazırlanıyor.

 
Bir yıldır ekranlardan uzaksınız. ‘Kayıp Şehir’ dizisinde sizi çeken ne oldu?
- Oyunculukta yeni işinize kağıt üzerinde bir şeyleri okuyarak karar veriyorsunuz. Bir sürü senaryo geliyor. Okuduğun şeyin seni heyecanlandırıp kalbini hızlı çarptırması gerekiyor. Bu projede de Aysel karakteri ve hikâye çok heyecan vericiydi. Benden ve şimdiye kadar canlandırdığım bütün  karakterlerden çok farklı bir kadın. Aynı zamanda bilmediğim bir dünyaya ait ve çok özel biri. Küçük yaşlardan itibaren hayatın sillesini yemiş; buna rağmen içi temiz kalmış; güçlü, ayakları yere sağlam basan, özgür ruhlu… Delikanlı, harbi ama gerektiğinde de vicdanlı yani çok renkli.
 
Siz hiç hayatın sillesini yediniz mi?
- Tabii hepimiz belli sınavlardan geçiyoruz ama hayatın sillesini yemedim. Aysel gibi bir hayatım da olmadı.
 
Sizin hayatınız nasıldı?
- Ailemin tek çocuğuyum. Babam otomobil işiyle uğraşıyor, annemin lokantası var. İstanbul’da doğdum ve ailemle yaşamaya devam ediyorum. Mütevazı ve keyifli, çocukluk-gençlik yıllarım oldu.
 
FISTIK GİBİSİN DİYORLAR
 
Dizinin bizi en şaşırtacak yanı ne?
- İstanbul’da madalyonun diğer tarafına, çok da gitmeye cesaret edemediğimiz, arka sokaklardaki karanlık hayatlara tanık olmamızı sağlıyor.
 
Peki Sezen Aksu’nun sözleriyle sorayım o zaman: “Arka sokaklarda neler oluyor?”
- İstanbul çok enteresan bir şehir. Bir sokak düşünün; içinde lüks arabalar var, herkes çok şık kıyafetlerle dolaşıyor sonra bir arka sokağa geçiyorsunuz orada bambaşka hayatlar görüyorsunuz. Biz Tophane’de dekor ve plato kullanmadan tamamen gerçek sokaklarda çekim yapıyoruz. Set aralarında sokakta yaşananları gözlemliyorum. Çocuklar sokaklarda oynuyor, kadınlar akşam olduğu zaman çekirdeklerini çitliyor, aniden kavgalar kopabiliyor. Her şey hayat gibi ve çok gerçek.
 
O arka sokaklarda gözlemlediğiniz insanların size tepkisi nasıl?
- Küçük çocuklar “Vayy ne güzelmişsin”, “Ay fıstık gibisin” falan diyorlar. Zaten pek çok çocuk arkadaşım oldu.
 
DOĞAMDA KÜFÜR YOK
 
Aysel sinirlenince lafını sakınmıyor. Hatta küfür ediyor. Siz de küfür eder misiniz?
- Yok canım, küfür benim doğamda yok, hiç etmem, hatta bilmem bile. Rolüm için önce evde küfür etmeye başladım! Arkadaşlarıma “Ne tip küfürler var”, “Nasıl ediyorsunuz” diye sordum!
 
Peki Aysel’in bitirim hareketlerine nasıl çalıştınız?
- Özel bir şey yapmadım, içimden geldi!
 
Ya alışırsanız, rol bitince de öyle davranırsanız?
- Yok canım, eğer öyle olsa oyunculuk hastalıklı bir şey olurdu. Kostümleri üzerimden çıkardığım an yeniden ‘Gökçe’ oluyorum.
 
‘YAPRAK DÖKÜMÜ’ DÖNÜM NOKTAM OLDU
 
Konservatuvarı bitirdikten sonra çalışmaya başladım. Önce ‘Hayat Bilgisi’ dizisinde oynadım. O iş sayesinde çocuklar beni çok sevdi. Ardından sunuculuk ve radyo programcılığı geldi. Ama tiyatroya başladıktan sonra asıl işimin oyunculuk olduğuna karar verdim. ‘Yaprak Dökümü’ kariyerimde dönüm noktası oldu.
 
JENNIFER LOPEZ BENZETMESİNİ BEN DE BEKLEMİYORDUM
 
Dizinin fragmanı yayınlandığından beri sizin gittikçe daha seksi bir kadına dönüştüğünüz konuşuluyor...
- Özel olarak yaptığım bir şey yok. Biz kadınlar zaman geçtikçe kendimizi daha iyi tanıyıp keşfetmeye başlıyoruz. Beslenmeme dikkat ediyorum, düzenli spor yapıyorum. Yogayı hayatımdan hiç çıkarmıyorum. Fırsat buldukça yürüyorum.
 
Bir de kalçalarınız Jennifer Lopez’inkilere benzetiliyor. Daha önce bunu söyleyen olmuş muydu?
- Hay Allahım! Evet, böyle bir şey oldu. Bu söylenenleri ben de beklemiyordum.
 
Sadede geleyim: Estetik falan yok yani...
- Her şeyim tamamen bana ait, benim fiziğim.  Bundan önceki işlerimde daha özgüvensiz bir kadındım ve fiziğim geri plandaydı. Şimdi kıyafetler yeni karakterime göre seçiliyor.
 
Yürüyüşünüz de farklılaşmış. O bile daha seksi...
- ‘Yaprak Dökümü’ dizisindeki Leyla, özgüvensiz, dişiliği, güzelliği ön planda olmayan, içine dönük bir kadındı. O karakteri canlandırırken omuzlarımı düşürüyordum. Kendimi olabildiğince bastırdım. Aysel karakteriyse tam tersi. Dişiliği ön planda… Bu yüzden omuzlarım dik ve kendime güvenli yürüyorum. İlk defa dişiliğimin bu kadar öne çıktığı bir karakteri oynuyorum.
 
Özelinizde seksapeli olan biri misiniz?
- Seksi olmak için çaba sarf eden biri değilim. Psikolojime göre giyinirim.
 
Saçlarınız biraz Serpil Çakmaklı, biraz da Ahu Tuğba’yı andırıyor sanki…
- Bu saç modeline kendim karar verdim. Yaprak Dökümü’ndeki ‘Leyla’ karakteriyle özdeşleştiğim için ön hazırlık aşamasında farklı bir stil üzerinde durduk. Böyle bir imaj tasarladım. Görenler “Aa Gökçe mi o?” diyor. Bu da çok hoşuma gidiyor.