Muhteşem bir karakter. Nuran’la ilgili net hiçbir şey söyleyemiyorsun. İçinde cesaret de var, korku da, naiflik de, gözükaralık da.  20’li yaşlarda bir kızın yaşlı bir adama satılması... Anlamaya çalışıyorum. Ama Nuran kaderine boyun eğmiyor. Cebinde beş kuruş olmadan kaçıyor. Nuran adına çok üzülüyorum. Bu hikayeler ülkemize hiç uzak değil maalesef. Elimden geldiği kadar oynarken onlar adına konuşmaya çalışacağım.

 

Evet, farklı ve en iddialı rolüm olacak. Kadın hikayesi olduğu için rol anlamında bana çok şey düşüyor. Umarım iyi olur.

 

 

Bu kız evlenmek istiyor Reşat’la, onunla mutlu olmak istiyor. Kenan onun daha önce görmediği bir adam. O kadar kibar, o kadar centilmen bir adam tanımamış. Nuran’ın tek derdi, Ayhan Işık filmlerini izlemek. O dönem herkes Türkan Şoray olmak istiyor; hâlâ da istiyorlar. Kız da senaryoda Türkan Şoray’a özeniyor. Dergide onların fotoğraflarını görüp heyecanlanan bir kız için Kenan Yılmazer’den teklif almak hiç inandırıcı gelmiyor ona. Ama ya olursa... Bu kızın diğerlerinden bir farkı var aslında, bir taraftan hepsiyle bir o kadar benziyor.

 

Muhteşemdi. Hayalimdi. Tekrar konservatuardan mezun olmuşum gibi. Çalışmalar sırasında bile oyunculuğuma çok şey kattığını fark ettim. Kim bilir yıllar sonra kattıklarıyla ilgili neler fark edeceğim. Muhteşem bir hoca. Muhteşem bir oyuncu.

 

Çok güzel. İlk tiyatro oyunumun yönetmenliğini Ayşenil Şamlıoğlu yapmıştı.

 

Ezgi Mola, okul arkadaşım. Ferit Kaya, 11 yıllık arkadaşım. Cansel Elçin, oyunculuk kafası olan biri. İlker Aksum’la oynamak benim hayalimdi. Bu setteki herkesin derdi, oynadığı karakterleri en iyi şekilde çıkartmak. Kadro çok doğru.

 

 

Set ekibi için ekstra bir zorluğu var tabii. Ama dönem işinin duygusunu seviyorum ben. Daha naif geliyor.

 

Kitap uyarlamalarının olması gerektiğini düşünüyorum. Özellikle teknolojik çağda kitap sektörünün bittiğini görüyoruz. ‘Hanımın Çiftliği’ çekildikten sonra, romanı satış rekoru kırdı. Bu da umarım öyle olur. Çünkü çok iyi bir iş olduğunu düşünüyorum. İçinde olmaktan çok mutluyum.

 

Nuran’ın ağabeyi. Ailenin tek erkek çocuğu. Baba başlarında yok. Annenin çamaşırdan kazandığı parayla geçiniyorlar. Nuran’ın başına buyruk halleri hoşuna gitmiyor. Pamuk tarlalarına çalışmaya gidiyor ve sıtmaya tutuluyor. Bu hastalıktan dolayı bir türlü iş bulamıyor. Hastalıktan dolayı çaresiz. Erkekliğine darbe yemiş. Onun için biraz yaralı. Bundan dolayı Nuran’a karşı hırçınlaşıyor. Ağaya satmasının sebebi de ailenin hayatını kurtarmak. Dizide ağabey-kardeş çatışmasını göreceğiz.

 

İnsanları aldatan, biraz arkadan iş çeviren, çapkın oğlu çapkın biri. Daha önce de kötü karakterleri oynadım ama onlar hep inandıkları dava uğruna hareket ettiler.

 

Reşat’ın nedenleri tamamen yüzeysel. Nedeni para, kadınlar... Bu kadar sahtekâr bir adamı daha önce oynamamıştım. Bu tür içi dolu karakterleri yazmak zordur. Ama o kadar iyi yazıyor ki Zülküf Yücel... Bu rol, heyecanlandırdı beni. İyi çıkmasını istiyorum. İşin de iyi olmasını istiyorum.

 

Yüksek ama bazen benim hiç beğenmediğim bir işi halk beğeniyor, halkın çok beğendiği bir işi ben beğenmiyorum.

 

Tabii... Bu çok önemli benim için. Senaryo çok iyi, iyi bir kast kuruldu... Bundan sonrası seyirciye kalmış.

 

Aslolan senaryo ve oyuncu kadrosu tabii ki. Kasta dikkat ediyorum çünkü sette sağlıksız, arıza bir oyuncuyla çalışmak istemiyorum. Mümkün olduğu kadar bu konuda yapımcıyla mutabık kalmak istiyorum. 20 yıl sonra bunun hakkımın olduğunu düşünüyorum. İşimiz o kadar zor ki... 110 dakikayı beş günde çekmek zorundayız. Bu şartlarda çalışan bizden başka deli yok dünyada.   O yüzden bir de sette huzursuzluğu kaldıramıyorum artık.

 

Yapmak istediğim şeylerden biri de budur oyuncu olarak. Bunun bir tek nedeninin olduğunu düşünüyorum, sette sakin ve disiplinli olmamdan kaynaklanıyor. Bir de yaptığım işlere özen göstermekten kaynaklandığını düşünüyorum.

Milliyet/Cadde