Kanal D’nin her Pazar akşamı izleyicileri ekran başına kilitleyen dizisi Yargı’da canlandırdığı Savcı Pars karakteri ile çok beğenilen oyuncu Mehmet Yılmaz AK, Magazin D Haber Müdürü Asiye Acar’ın sorularını yanıtladı. Yargı dizisindeki performansı ve kariyeri ile ilgili samimi açıklamalarda bulunan oyuncu hakkında bilinmeyenleri de Magazin D’ye anlattı….
İşte o samimi röportaj;
Sayın Savcım nasılsınız? Her Pazar merakla bekliyoruz. Acaba ne olacak diye…
Teşekkür ederim. İyiyim… Siz de bir Yargı fanısınız değil mi? Nasıl spoiler bekliyorsunuz😊
O kadar çok şey duymak istiyorum ki sizden. Mesela yeni bölümde ne olacağını merak ediyorum.
Tabi ki söyleyemeyeceğim. O yüzden detaylı bilgi veremem.
Pars’a geleceğiz ama, birçok projede yer aldınız. O kadar değişiyorsunuz ki ekranda hem görüntü olarak hem de rolünüzle…
Bu konuda bence fiziksel bir avantajım olduğunu düşünüyorum. Yüzümün kemikli olması, saçlarım hafif dalgalı, sakal bıraktığım zaman başka bir şey olabiliyor. O avantajım var, onu kullanabiliyorum. Bir de çalıştığım ekiplerle ilgili çok şansım oldu. Yaratıcı, kolektif yaratmaya müsaade eden bir ekiple birlikte çalıştım. O değişim için onun da çok faydası oluyor.
Bu zamana kadar hep kötü adam karakterleri oynadınız..
Dizinin içerisinde ya da filmin içerisinde kötü gibi görünebilen ama benim hep iyi bulduğum sebepleri olan karakterler oluyor. Yoksa oynayamazsınız.
Peki hiç dediniz mi bir gün lütfen iyi bir rolde oynayayım diye…
Çok yakın bir zamanda söyledim bunu. Ben artık kötü adam rolünde oynamak istemiyorum. Menajerim de sağ olsun Yargı’yı getirdi. Daha kuşe bir iş oldu. Pars karakteri de kötü olmasa da yine de bir antagonist bir karakter.. Yani böyle adlandırılıyor böyle karakterler. O yüzden çok keyifli oynaması…
Başlarda sevmiyorlardı Pars’ı, bunun hakkında neler söylemek istersiniz?
Dizilerde genelde şöyle bir şey oluyor. İlk dört bölüme kadar izleyici karakteri tanımıyor. Sonra sevecek yönünü bulabiliyor. Ayrıca bir karakterin sevilmesi elzem değildir, sevilmeye de bilir. Yeter ki onun hikayedeki rolü gerçekleştirebilsin.
Ama şuan Pars deyince akan sular duruyor…
Öyle oluyor gerçekten… Karavanın önünde insanlar oluyor, gerçekten şaşırıyorum. O denli popülermiş. Pars’ın adına çok sevindim gerçekten.
Sosyal medyada hazırlanan replikleri görmüşsünüzdür…
Evet görüyorum. Çok da mutlu oluyorum, çok keyif alıyorum. Pars’ın bayağı fenomen, ikon haline getirdiler. Sema Ergenekon gerçekten çok güzel sözler yazıyor. Mesela Pars’ı oynarken bu adam sürekli çalışıyordur, ekrana bakıyordur bende insani bir şey katmayı severim karakterime… Yüzümüz kaşınabilir, gözümüze bir şey olabilir. Sema bunu tabi ki takipte ve biz buna bir hikaye yazalım dedi. Hemen altını doldurdu. Pars geceleri uyuyamadığı için göz kuruluğu yaşıyor ve göz damlası kullanması gerekiyor. Bu durum tamamen kolektif bir şey oluyor.
Göz damlasını damlatmanız bile sosyal medyada olay haline geldi.
Sema gerçekten çok güzel şeyler yazıyor. İkon olacak replikler yazıyor ben de arada böyle kendimden çok ufak virgülle noktasını değiştirerek yorumlar katıyorum.
O çay içme sahnesinde herhalde sizin bir etkiniz vardır…
Bazen hiç planlamıyorsunuz, o anının içerisinde olunca Pars olarak tutuyorsun. Keyif alıyorum orada eğleniyorum. Kendime eğlenecek anlar yaratıyorum.
Pars’ın hırsı yüzünden hayatında hiç kimse olmuyor diyebilir miyiz? Hırslı mı Pars?
Bence hırslı, çok hırslı. Ama dediğim gibi işindeki başarı, kardeşi üzerinde kurduğu hakimiyet, orada elde etmek istediği başarı ya da kadınlar üzerinde elde etmek istediği başarı… Bunların ana kaynağında sevilme isteği yatıyor. Çok başarılı olursa daha çok sevileceğini düşünüyor.
İzleyici de Pars’ın hayatında birisi olsun istiyor. En favori isim de Seda…
Onu Pars’a sormak lazım. Bir de Sema’ya… Çünkü başka türlü bir dil kuruyor ve her hafta ona göre bir şeyler yazıyor. Ne yazılırsa ben onu oynarım.
Seda’da, Pars’ta birbirlerine karşı sertler, ama o bakışmalarda bir enerji var..
Bilemiyorum ama Yekta ile de sahnelerimizde inanılmaz bir enerji var. Ilgaz ile öyle… Enerjinin tam olarak adını koyacak kişi ben değilim. Onu senaristimiz Sema bilir. Eren’le olan enerjisi zaten bambaşka bir enerji. Uğur Aslan’ın kendi has enerjisi de çok komik çok güzel. Sahneleri çok iyi yaşatan bir oyuncu gerçekten.
Geçen hafta herkesin merak ettiği bir final vardı. Ilgaz’la bir araya geldiniz bir anlaşma yaptınız. Ne oldu Pars’a?
Bence artık Pars’ta bir şeyleri değiştirmeye doğru ilerliyor. En azından içinde öyle bir istek var, değişim isteği... Ama bunu ne kadar başarabilir bilmiyorum.
Birlikte bir iddianame hazırladınız ve ölümüne kadar da söz verdiniz kimseye söylemeyeceksiniz bunu. Şimdi izleyicilere bakınca izleyiciler diyorlar ki; ikiniz bir araya geldiniz ne yaptınız? Ceylin’i idam mı ettireceksiniz?
Bende bölümü izlemelerini öneriyorum. Spolier veremiyorum maalesef.
Peki sette arkadaşlıklarınız, dostluklarınız nasıl? Güzel bir alışverişiniz var o bize mutlaka yansıyor.
Çok güzel bir ekip var. Zaten o enerjinin ben ekrana yansıdığına inanıyorum. Çünkü çok iyi arkadaşlıklar kurduk burada. Yönetmen ve kamera arkası ekip herkes çok keyifli, bu kadar yoğun çalışmamıza rağmen çok eğleniyoruz. Sette gerçekten koşa koşa gidiyoruz.
Biraz da Mehmet Yılmaz Ak’ı tanıyalım. Neler yapıyorsunuz? Hobileriniz var mı? En son duyduğum kadarıyla bir resme ilginiz var.
Ben resme birkaç yıl önce pandemiyle başladım. Geceleri uyuyamadığım zamanlarda video açıp izlerdim. Bob Ross videolarını tekrardan izleyeyim bir nostalji olsun derken yirmi otuz bölüm falan izledim. Sonra gaza geldim ve ben bu şeyleri yaparım dedim. Denedim gerçekten yapabiliyormuşum. Sonra resme merak sardım ve dijital resimler üretmeye başladım. Ondan sonra akrilik çalışıyorum, yağlı boya çalışıyorum. Hayal dünyamdaki şeyleri resmediyorum. Bundan da keyif alıyorum.
Bunları bir sergi haline getirmek isteğiniz var mı?
30’a yakın dijital eserim var ve onların hepsini farklı yorumlarla akriliğe aktarmak istiyorum Ondan sonra neden olmasın. Umarım olur bir gün.
Ama iyi bir mercimek çorbası yapıyorsunuz bunu biliyoruz.
Onu sanat ekibimiz yapıyor sağ olsun. Bende alıp götürüyorum.
Peki yemek yapmayı sever misiniz?
Ben yemek yapmayı çok sevmiyorum. Genelde dışarıdan sipariş veriyorum.
Yakın bir zamanda doğum gününüzdü…
Evet 36 yaşıma bastım. Yeni yaşımdan dolayı da heyecanlıyım. Sevdiklerimle birlikte çok mutluyum. Teşekkür ederim.
Peki doğum günü anısı desem. Hiç unutamadığınız bir doğum günü anısınız var mı?
Evet var, bir doğum günümü bir film çekiminde morgda kutladım.
Nasıl oldu anlatır mısınız?
Bir morg çekimimiz vardı. O gün de benim doğum günümdü. O çekim bittikten sonra yapım ekibi elinde pastayla morga girip ‘’İyi ki doğdun Mehmet’’ dedi. Çok garip ilginç bir şey olmuştu.
O günden sonra ne oldu hayatınızda?
O günden sonra ölümlü dünya çok da önemsememek lazım diye düşündüm. Yeni bir yaş alıyorsun ama bak morgdasın.
Kızdınız mı peki?
Tabi biraz garip olmuştum. Morgda neden doğum günü kutluyoruz. Hiç gerek yok işimizi yapalım çekelim ve gidelim.
Bir de oranın gerçek morg olduğunu herhalde sonradan öğrendiniz.
Evet bir öyle bir hikaye var. Normalde platoda çekilecekti ama gerçek morgmuş.
Peki yayınlanacak yeni bölüm ile ilgili neler söylemek istersiniz?
Henüz yayınlanmamış bir bölümden bir replik var. Onu okurken ben güldüm, çekerken de baya eğlendik. Bu bölüm yayınlanabilir, herkes tahmin eder diye düşünüyorum.
O kadar güldünüz yani..
Güldüm. Çünkü hiç hayatımda böyle bir şey duymamıştım. Sema yeni bir şey yaratmış muazzam komik. Ben çok eğlendim.