Şeref Meselesi 3. Bölümden özel anlar!..
Sadullah ev konusunda konuşmak üzere Zeliha Hanım'a gider!
SADULLAH: Ev meselesini halletsek diyorum.. Müşteri sıkıştırıp duruyor.. Oğullarınız annem bilir diyor.. Malum tapu sizin üzerinize!..
ZELİHA: Bir Hasan'a mı sorsak?
SADULLAH: Herkes "Annem ne derse o olur" diyor!.. Şu noteri getirsem bir gün, vekaleti benim üzerime yapsak artık!..
ZELİHA: Hayrını da görmüyorum o evin.. Satayım gitsin!
SADULLAH: Senin sağlam raporu vermen gerek!
DOKTOR: O durumdaki bir hastaya "aklı başında" raporu verirsem, mesleğim biter.. Hapise girerim!..
SADULLAH: Senin zarar görmemeni sağlıyacağız doktor, merak etme sen!.. Sen bir düşün; günü geldiğinde, konuşuruz!..
YİĞİT: Kübra!..
KÜBRA: Yiğit.. Hapisten çıkmana sevindim..
YİĞİT: Ben de seni gördüğüme sevindim!..
YİĞİT: Hapisteyken herkes kendine bir hayat kurmaya çalışıyor!.. Günler geçtikçe ben de bir hayat kurdum; İçinde, senin de olan bir hayat!..
KÜBRA: Yiğit sen beni tanımıyorsun bile!..
YİĞİT: Tanıyorum!.. Kübra, bak sen çok güzelsin, gözlerin durgun sular gibi; seni beğenmem, çok mu garip?
KÜBRA: Bana böyle şeyler söyleme!
Yiğit'in iltifatları Kübra'yı çok mutlu eder!.
Kübra ekmek torbasının içinde bir adet gül bulur!
DERYA: Ben de yeni kararlar aldım: Artık Yiğit detoksu yapacağım!.. Ayrıca; haklıymışsın, Yiğit sağlam pabuç değilmiş!..
KÜBRA: Hapisten çıktıktan sonra görüştünüz mü hiç?
DERYA: Amaan!.. Beni beğenmeyen, benden iyisini bulsun!.. Olmadı, Allah'ından bulsun canım, onunla mı uğraşıcağım?..
YİĞİT: Bu şarkı sana gelsin!..
ENDER: Aşk derin acılar sever.. Açık denizlere yüreğini serer.. Ve rüzgarlar ondan korkutur beni.. Kalbin yoktur ezberi.. Unutur üzenleri.. Ve de yağmurlar ondan korkutur beni.. Aşkın yoktur ezberi, acıyı sever.. Üzeni unutur, unutulur gider.. Gönül avunur, yeni bir kalp sever.. Her insan kaderini kendisi çizer.. Aşk için unutulur, değer; acısı, geçer gider.. Ve yağmurlar ondan korkutur beni.. Aşkın yoktur ezberi, acıyı sever..
ZELİHA: Ne kadar hayırlı çocuk!.. Hiç üşenmedi bana hoş geldine geldi..
YİĞİT: Namık?
SİBEL: Çok şık bir yermiş!.. Ben de konsepte çok uygun düştüm tabii..
BORA: Işığın yeter!..
KÜBRA: Yiğit, Ne işin var burada?
YİĞİT: Sana aldım!..
KÜBRA: Babam içeride, Nolur git!..
YİĞİT: Al bunu öyle giderim!..
SİBEL (MESAJ): Bora'yla sadece bir iş yemeği için buluştum!..
EMİR: Bora kim yaa?
Ne istiyorsun benden? Niye çıktı biz?
YİĞİT: Niye çıktı biz? Bak güzelim; ben sana, Türkçe öğreteceğim, sen de bana Nihat'ı öğreteceksiz!.. O yüzden "Niye çıktı biz?" değil "Niye çıktık biz?", hadii..
SİBEL: Gammaz!..
YİĞİT:Gammaz mı?
SİBEL: Nasılsın Emir?
EMİR: Ben iyi değilim!.. Dünkü konuşmamız, o mesajlar?
SİBEL: Bilmiyorum, seninle biraz fazla mı hızlı gittik acaba?
EMİR: Sibel, sen neyi ima etmeye çalışıyorsun?
SİBEL: Ne bileyim; neredesin, napıyorsun diye hesap sormalar?
EMİR: Benim, senin hayatında hakimiyet kurmak gibi bişey aklımın ucundan geçmedi!..
SİBEL: Bunlar yüzyüze konuşulacak şeyler, kapatmam lazım!..
Yiğit, Sadullah'ın dükkanına gelir; sadece, Kübra vardır!..
KÜBRA: Yiğit!.. Senin ne işin var burada?
YİĞİT: Çok yakışmış!.. Kolyenin yerinde olmak isterdim!..
KÜBRA: Bak babam gelecek şimdi; nolur, git buradan!..
YİĞİT: Senden uzak kalamıyorum!..
KÜBRA: Dur, Yiğit!.. Nolur yapma!.. Babam gelecek; noluur, git!..
SADULLAH: Kübraa!.. Neredesin?
KÜBRA: Baba, ben hiç iyi değilim!..
SADULLAH: Dışarı çıkalım mı?
KÜBRA: Yiğit!.. Ne yapıyorsun burada delirdin mi? Yiğit, nolur git buradan!..
YİĞİT: Çok güzelsin Kübra; seni, istiyorum!..
KÜBRA: Böyle olmaz!.. Babamla konuş, iste beni ondan!
YİĞİT: Babanla konuşmak istemiyorum!.. Seni istiyorum!..
YİĞİT: Seni almaya geldim anneciğim!
YİĞİT: Sana daha iyi bakabilecekleri yere götüreceğim; seni, iyileştirebilecekleri yere!..
Sibel, Bora'nın sunduğu zenginliğin büyüsüne kapılmaya başlamıştır!
Sibel, Bora'nın sunduğu zenginliğin büyüsüne kapılmaya başlamıştır!
DERYA'NIN ANNESİ (EŞİNDEN DAYAK YEMİŞTİR): İşleri ters gitti, asabı bozuk be kızım!..
DERYA: Anne, onun asabı bozuk değil, karakteri bozuk!.. İrem'e vurmaya kalkarsa napıcaz? Gidelim anne buradan!
DERYA: Korkma bu kadar; ben, bakacağım size!..
DERYA: Sürekli seni dövüyor anne!..
DERYA'NIN ANNESİ: Kocam o benim!.. Nasıl bırakırım?
Kübra, babasını uyutup Yiğit'in yanına bara gelir!
SELİM: Allahım neymiş bu kız ya? ; YİĞİT: Gözün kayarsa, gözünü çıkarırım!
YİĞİT: Gel dans edelim!
DERYA: Dizliğini mi çıkarmış o? Ah kübra ya!.. Bu kız gerçekten salak!
YİĞİT: Şu an benim başımı dödürüyorsun!
KÜBRA: Rüyada gibiyim, Yiğit!.. Gerçekten burada senin kollarında dans mı ediyorum?
ENDER: Herşey bir anda anlamsız gelecek!
ENDER: İşte biz o gün tükeneceğiz!..