Sadullah tarafından vurulan Yiğit hastaneye kaldırılır!..
Bu, beklenmedik durum herkesi çok şaşırtmıştır!..
NERİMAN: Adam göz göre göre cinayet işledi!..
SİBEL: Anne, ne cinayeti!.. Yiğit, yaşayacak!..
Kurşun kalbe çok yakın, bilinç yok!..
SADULLAH: (Yiğit'i vurduktan sonra kaçmıştır) Hızır gibi yetiştin Zafer, sağ olasın!..
SADULLAH: O Yiğit'i eşşek cennetine gönderdim ya, ölsem de gam yemem artık!..
KÜBRA: Kanlar içindeydi Yiğit!.. Kurtaramayacaklar onu!..
Şok yüzünden Kübra'nın doğum sancıları tutmuştur!..
KÜBRA: Derya galiba geliyor!..
EŞREF: Abi, dükkan açılışında Yiğit'i vurmuşlar!..
NİHAT: Ne diyorsun Eşref; kim, cesaret edebilir?
EŞREF: Sadullah diyorlar, karaşada tüymüş!..
EŞREF: Yiğit, göğsünden vurulmuş; durumu, ağır diyorlar!..
Yiğit, hastaneye getirilmiştir!
Fenalaşan Kübra da aynı anda hastaneye getirilir!..
Yiğit ameliyata alınır!..
Emir ve Yiğit'in arkadaşları korku dolu bekşeyiş içindedir!..
SİBEL: Yiğit nasıl?
EMİR: Ameliyatta, bir şey söylemiyorlar!..
Yiğit, ameliyat esnasında rüya görmektedir!..
KÜÇÜK BİR KIZ: Baba uyandın mı?
YİĞİT: Sen benim kızım mısın?
YİĞİT: Sen benim kızım mısın?
KÜBRA: Yiğit, gidiyor musun?
EMİR: Yiğit, burada kalman lazım!..
EMİR: Sana ihtiyacım var!..
SİBEL: Yiğit!.. Seni, hep sevdim bir tanem!..
SİBEL: Yiğit!.. Seni, hep sevdim bir tanem!..
YİĞİT: Baba!..
YİĞİT: Seni çok özledim!..
HASAN: Korkma oğlum!.. Ben, yanındayım!..
Baba oğul giderken bir bebek ağlaması duyarlar!..
HASAN: Korkma aslan oğlum benim!..
HASAN: Hep, iyi bir evlat oldun; hiç, terk etmedin beni!..
SİBEL: Kurşun kalbine yakınmış!.. Ne olacak Emir?
EMİR: Valla!.. Ben Sibel'i bırakmam demişti!..
EMİR: Sözünü tutacak!..
DERYA: Ne oldu size? Bir şey olmadı değil mi?
EMİR: Bekliyoruz!..
HEMŞİRE: Müjde!.. Çok güzel bir kızımız oldu!..
DERYA: Şükürler olsun!..
EMİR: Kız bebek!..
Bebek kuvözdedir!..
EMİR: Hoş geldin minik bebek!..
SİBEL: Mucize gibi bir şey bu ya!.
DERYA: O kadar güzel bir kız ki, şöyle minicik!.. Boncuk gibi gözleri, sana benziyor!
KÜBRA: Şükürler olsun!..
KÜBRA: Allah analı babalı büyütür inşallah!..
Nihat Sadullah'ı bulmuştur!..
Bu sırada, ameliyat başarılı geçmiş ve Yiğit kurtulmuştur!
DERYA: Ameliyattan çıktı!..
BAŞHEMŞİRE: Artık kardeşinizi görebilirsiniz!..
EMİR: Yaşıyor!..
BAŞHEMŞİRE: Bir süre yoğun bakımda kalacak!..
DERYA: Geçti!.. Ben, Kübra'ya haber vereyim!..
EMİR: Sen hep daha güçlüydün!.. Daha cesurdun!..
EMİR: Sen ölüme kafa tutuyorsun!..
EMİR: Sana bir şey olacak diye ödüm kopuyor!..
EMİR: Yiğit çok güzel bir kızın oldu!.. Minicik!..Görmen lazım!..
EMİR: Sana ihtiyacı var!.. Sana bir şey olursa ben yapamam!.. Yine doğrul abicim; yine, kalak ayağa!..
Kübra, doğumdan sonra ilk kez bebeğini görmüştür!..
KÜBRA: Bir taneem!.. Çok güzelsin sen!..
KÜBRA: Ağlama anneciğim!.. Beni bırakmadığın için teşekkür ederim!..
KÜBRA: Sen buradan çıkmadan baban iyileşecek ve seni onun kucağına vereceğim!.. Baban seni çok sevecek!..
SİBEL: Kaldıramıyorum artık Kevser Abla; herkesin içinde, ağlayamıyorum bile!..
KÜBRA: Uyan ne olur!.. Bir kızımız oldu!
KÜBRA: Görsen çok güzel, mis gibi kokuyor!.. Bence babasına çekmiş!.. Birlikte oyun oynayacaksınız!..
KÜBRA: Ne garip!.. Bir çocuğumuz var ve ilk kez yanımda uyuyorsun!.. İlk kez uyurken seyrediyorum seni!.. Sana neden aşık olduğumu şimdi daha iyi anlıyorum!..
KÜBRA: Bak, uyan!..İstersen yine başkasını sev; ama, yeter ki yaşa tamam mı!..
SİBEL: Gıcıklığına uyanmıyorsun değil mi? Beni deniyorsun!.. Bakalım gelecek miyim!..
SİBEL: Bakalım seni seviyor muyum diye!.. Salak mısın, kör müsün?
SİBEL: Sana aşık olmasam niye kötü davranayım!.. Alışık değilim ki böyle şeylere!. İlk defa başıma geliyor!
SİBEL: Tam sana karşı koymayı bırakacakken.. Keşke hiç düşünmeseydim!.. Keşke elini tutsaydım buralardan gidelim dediğinde!.. Şartlar izin vermedi ki!..
SİBEL: Şimdi, ben seni çağırıyorum Yiğit!.. Kalk gidelim buradan.. Aç gözünü bak bana.. Söz bu sefer gözümü kaçımayacağım!.. Söz!..
HEMŞİRE: Yoğun bakımdan yeni çıktı, dinlenmesi gerek!..
EMİR: Ömrümden ömür gitti, biliyor musun? Sana bir şey olacak diye çok korktum be abi!..
YİĞİT: Belli bana abi dediğine göre.. Merak etme; benim, postum kalındır!..
EMİR: Bir de bişey anladım: Ben en çok seni seviyormuşum be abi!..
YİĞİT: Hadi lan oradan, melodram çevirme!..
YİĞİT: Sadullah'ı buldular mı?
EMİR: Hayır!..Polis arıyor!..
YİĞİT: Güzel; iyileşince, onu ben kendi ellerimle geberteceğim!..
SİBEL: (Sibel, Kübra ve bebeği beraber görünce..) Ne güzel!.. Babanızda iyileşti!.. Mutlu mesut yaşarsınız!
Kübra Yiğitin'in odasına gelmiştir!..
Kübra, Yiğit'i dudağından öper..
YİĞİT: (Yiğit bu sırada Sibel'i sayıklar!) Sibel!..
Kübra, bunu duyduğu an yıkılmıştır!
Yiğit hastanede dolaşırken, bebeklerin olduğu bölüme gelmiştir!..
YİĞİT: Ne kadar küçük!..
HEMŞİRE: Babası galiba, küçüğü götürelim cama!..
YİĞİT: Yoo hayır, hayır!.. Ben, babası değilim!..
Bu sırada Kübra'da bebek odasına gelmiştir ve Yiğit'i görür!..
Yiğit, bebeğin kendi kızı olduğunu anlar!..
Yiğit, kızını ilk kez gömüştür!..
Kübra, kızını kucağına alır ve Yiğit'e duygu dolu gözlerle bakar!..
Yiğit, gördüğü manzara karşısında çok şaşırmış ve ne yapacağını bilemez bir şekilde oradan uzaklaşmaya çalışır!..
EMİR: Tanıştın demek kızınla ha!..
YİĞİT: Ne zaman Doğurdu?
DERYA: Senin vurulduğun gün!.. Erken doğdu!..
Yiğit'in gözleri dolmuştur!..
YİĞİT: Kızmış!..
HEMŞİRE: İyi misiniz, Yiğit Bey?
YİĞİT: Değilim!.. Ben, hayatımda hiç bu kadar kötü olmamıştım! "Beyninden vurulmak nedir?" bilir misin?
NERİMAN: Nöbetçi baba oldun ha Emir!..
DERYA: Bak, amcası hazırladı minnoşumuza!.. Çok güzel yatak, değil mi?
EMİR: Bu kadar kısa sürede anca bu kadarı.. Eksikleri tamamlayacağız, dimi tavşanım!..
KÜBRA: Ben ne diyeceğimi bilemiyorum Emir!..
EMİR: Ya senin yaptığına bak ya!..
EMİR: Bu bebek, annesini sadece gülerken görecek!.. Psikolojisini bozmayın tavşanımın!..
KÜBRA: Sen bana bakma, tamam mı anneciğim.. Ben, çok iyiyim!..
EMİR: Yiğit eve bir dönsün; değişecek, bağlanacak ailesine!..
KÜBRA: (Yiğit hastaneden taburcu olmuş ve eve gelmiştir!) Hoş geldin!..
Yiğit, hiç cevap vermez ve asık bir suratla eve girer!..
Yiğit, bir sürpriz ile karşılaşır!
Yiğit, evde bebeği görür!..
Yiğit, duygularını ölçemiyordur!..
Yiğit, Sibel'i arar!..
Sibel, çekimdedir ve Yiğit'e bilinçli olarak cevap vermez!..
Bebek ağlamaktadır!..
Kübra ne yapacağını bilemez durumda, banyoda kalmış, dışarı çıkamıyordur!..
YİĞİT: (Bebeğin bulunduğu odaya gelmiştir) Biriniz bakın şuna ya!..
Yiğit mecbur kalır!..
Yiğit, kızını ilk kez kucağına alır!..
YİĞİT: Senin nerenden çıkıyor bu ses?
Kübra, Yiğit'in bu tepkisinden dolayı çok mutlu olmuştur!..
YİĞİT: Sen var ya hap gibi bir şeysin!.. Bütün oyuncakların senden büyük!..
Emir, Yiğit'in kızı ile kurduğu ilk duygusal bağı görünce çok şaşırır!
EMİR: Sen bırak şunu, elin sakat!..
EMİR: Yiğit, güzel kızına bir isim koymamız lazım!.. Babası olarak senin gönlünden geçen bir isim var mı?
Yiğit, bu teklife kayıtsız kalır!..
DERYA: Ben Elif ismini çok severim, Kübra ne der bilmem ama!..
KÜBRA: Tamam, Elif olsun o zaman!..
NÜFUS MEMURU: Baba adı gerekiyor!
KÜBRA: Yok!..
EMİR: Emir Kılıç, babası benim!..
KÜBRA: Emir, sen ne yaptığının farkında mısın? Hayatını ipotek ettirdin!. Bu büyük fedakarlık!.. Ben bunu kabul edemem!..
EMİR: Bak, ben bu bebeği seviyorum!.. Bu bebek benim canımdan!.. Fedakarlık falan değil benim yaptığım!..
KÜBRA: Emir, ben bunu kabul edemem!.. Benim de kendi ayaklarımın üzerinde durmam lazım! İki kişilik bir hayat!..
KÜBRA: Bu kadar grursuzluk yetmez mi? Bebek doğunca Yiğit yumuşar sandım!.. Kendimizi kandırmayalım!.. Bizi, her gördüğünde nefreti daha da büyüyor!.
KÜBRA: Sevgisiz bir baba ile büyümek nedir ben çok iyi bilirim!.. Bunu kızıma yaşatmayacağım!..
DERYA: Benim kızımın kimliği mi çıktı? Pamuk yanak!..
KÜBRA: Bak teyzesi vatandaş oldu o!..
DERYA: Baba adı Emir mi?
DERYA: Siz babasının adını Emir mi yazdırdınız Kübra?
Bu sırada; Sadullah, Nihat'ın elinden kaçmayı başarır!..
YİĞİT: Ne yapıyorsun sen ha? Neredesin haftalardır? Ünlü olmakla mı meşgulsün?
SİBEL: Gördün mü reklamımı?
YİĞİT: Gördüm!.. Delirtti beni!..
Yiğit, Sibel'i öpmeye başlar!..
SİBEL: (Yiğit'i iter) Uzak dur benden!..
SİBEL: Allah kahretsin seni Sibel!.. Niye gidiyorum ki herifin ayağına!.. Kurtulmam lazım!..
KÜBRA: (Yiğit eşyalarını alıp gitmiştir!) Baban gitti mi kızım!..
Yiğit, evden ayrılıp kendine bir ev tutmuştur!..
Yiğit ve Nihat, Sadullah'ın tutulduğu mekana gelirler ve kaçtığını görürler!..
Bu sırada, Kübra Elif'i gezdirmeye çıkmıştır!..
Sadullah'ın adamı Kübra'nın çantasını kapar ve onu bebek arabasından uzaklaştırır!..
Kübra motorlunun arkasından koşar..
Kübra geri döndüğünde Elif yerinde yoktur!..
Elif bebek ortalıklarda yoktur!..
YİĞİT: Kesin Sadullah itinin işidir bu!.. Bunu kim yaptıysa etlerini lime lime yapıp köpeklere yedireceğim! O çocuğun bir kılına bile zarar verirlerse...
Sadullah, çocuğu ormana bırakır!..