Kübra, hamile olduğunu söyler ve Sadullah bunun üzerine kalp krizi geçirir!
YİĞİT: Acele etme sadullah efendi!.. Bu kadar kolay ölmek yok!
KEMAL ÜÇLER: Ne bu böyle pazar pazar, geç saatlere kadar çalıştırıyorsun!
SARP: Sahi sen niye kaldın bu saate kadar!
EMİR: Nalan Kabagöz dosyasında bişey kafama takıldı!.. Onu inceliyordum!
SARP: Kadının şoförü ilk günden karakola teslim olup, işlediği cinayeti itiraf etmiş!
EMİR: Adamın cinayet işlemesi için bir sebep yok!.. Ne parasına dokunmuş, ne mücevherlerine dokunmuş.. Bir sebepten dolayı cinayet adamın üstüne yıkılmış!
KEMAL ÜÇLER: Ne saçmalıyor bu böyle.. Yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik.. Eğer bu iş bir şekilde benim üzerime kalırsa en tepelerden hesabını sorarlar!..
SARP: Merak etme!.. Sorun çıkmayacak.. Kendini göstermeye çalışıyor
Kalp krizi geçiren Sadullah hastaneye götürülür!
SİBEL: Hadi Yiğit!
YİĞİT: Sibel, herif kafama silah dayadı!.. Kusura bakma; ama, hastaneye ziyarete gitmeyeceğim!
SİBEL: Sadullah için gitmiyoruz canım, Kübra için gidiyoruz!..
YİĞİT: Of allahım ya!..
NERİMAN: Anlat ne oldu!
DERYA: Sadullah neden Yiğit'e silah çekti o hala gizemini koruyor.. O esnada, Kübra geldi "Baba dur, yapma! Yiğit'ten hamileyim" dedi.. Nedense Sadullah'ta kalp krizi geçirdi! Haberleri sunduk iyi günler Türkiye!
NERİMAN: Kübra'ya bak sen!.. Tevekkeli değil kap kap yemek götürüyordu o eve!.. Bişeylerden şüphelenmiştim; ama, Yiğit'e mi vurgun, Emir'e mi onu çözememiştim!
DERYA: Zamanla çözeceksin inşallah Neriman Abla!
Emir, cinayet dosyasındaki şüpheleri araştırmaya başlar!..
Emir, katilin şoför olmayacağına emindir!
SİBEL: Kübra seni kurtarmak için mi hamileyim dedi!
YİĞİT: İnşallah öyledir!
SİBEL: Kübra, senden çocuk yapacak kadar akılsız kız değildir.. Bence babasına engel olmak için ilk aklına geleni söyledi!
YİĞİT: Sen benimle neyin kavgasını yapıyorsun!
KEMAL ÜÇLER: İşi gitmiş en çömez avukata vermiş!..
NİHAT: Adı neymiş şu çocuğun?
KEMAL ÜÇLER: Emir Kılıç!
NİHAT: Sen şu Emir Kılıç kimmiş? Sor soruştur, öğren bakalım!..
KÜBRA: Ben böyle olacağını bilseydim, söylemezdim!
YİĞİT: Peki gerçek mi? Gerçekten hamile misin?
KÜBRA: Evet!
YİĞİT: Ben hiç öğrenmek istemezdim Kübra!
KÜBRA: Ne? Nasıl yani? Biz birbirimizi seviyoruz Yiğit!.. Biliyorum biraz erken oldu! Ama, iki insan birbirini sev...
KÜBRA: Şey o tabi, küçücük bişey!.. Hem, ben bebekleri çok severim.. Sen de kucağına aldığında..
KÜBRA: Bizim o!.. Senle bana ait! Aşkımızın meyvesi o!..
YİĞİT: Kübra, sen kafayı mı yedin? Neden bahsediyorsun? "Aşkımızın meyvesi" ne diyorsun? Bana bak, bu çocuğu derhal aldırıyorsun!..
SİBEL: Allah belanı versin!
YİĞİT: Bir bu eksikti!
EMİR: Sen niye sinirleniyorsun ki? Senin istediğin olmadı mı? Bak adam hastanede, kızı perişan.. Sadullah'ın canını daha nasıl yakabilirsin?
YİĞİT: Ne yapmamı istiyorsun? Sadullah için üzülmemi mi istiyorsun?
EMİR: Ulan Kübra'nın ne günahı var? Sadullah bizim günahımıza girdi; sende, Kübra'nın günahına giriyorsun!.
DERYA: Size müjdeli haberi vermedi mi Yiğit?
DERYA: Sadullah'ın Yiğit'ten nur topu gibi bir torunu oluyor!..
DERYA: Planın aynen böyleydi; Kübra'yı, hiç hesaba katmadın!
YİĞİT: Derya, her boka maydonoz olma; haydi, yürü şimdi!
DERYA: Bak bi nane yemişsin; bari, kıza sahip çık!.. Seni de adam sandık be!..
SADULLAH: Sen ne yüzle karşıma geliyorsun?
KÜBRA: Babacığım, böyle konuşma ne olur?
SADULLAH: Kurtul o karnındakinden!
KÜBRA: Baba, yapma böyle lütfen!..Anla bizi biraz!.. Biz Yiğit'le seviyoruz birbirimizi!
SADULLAH: Salak salak konuşma! Kullandı seni, attı işte!.. Evlenecek mi sanıyorsun hala? Defol git karşımdan!.. Senin gibi evlat olmaz olsun!
KÜBRA: Yiğit, ben bu bebeği aldıramam; yapamam, üzgünüm!
YİĞİT: Kübra, saçmalama.. Bir kazadır omuş; bu, kadar duygusal bakma!
KÜBRA: Ben sizi anlayamıyor!.. Sen, kızlar.. Herkes bu bebekten faciaymış gibi bahsediyor!.. Ama, bu bebek ne bir facia, ne de bir kaza!..
KÜBRA: Yiğit, bu ikimizin bebeği; senin, bir parçan... Ben taşıyorum bu parçayı!.. Ne olur bize bir şans ver aile kurabilmemiz için!
YİĞİT: Kübra, ben babalık yapamam tamam mı!..
YİĞİT: Ben daha kardeşime abilik, anneme evlatlık yapmam lazım.. Bir sürü sorumluluklarım var!..
KÜBRA: Biliyorum; ama, bu kendi bebeğini elinden tutmana engel değil ki!
YİĞİT: İstemiyorum! Anladın mı? İstemiyorum, net!..
KÜBRA: Bebeğimiz bir doğsun, kucağına al, kokusunu bir hisset!.. Bak her şey değişecek..
YİĞİT: Kübra ne saçmalıyorsun ya? Ne kokusu, ne kucağı? Bu çocuk doğmayacak!..
YİĞİT: DOĞMAYACAK!.. BU KADAR!..
EMİR: Yiğit, sen napıyorsun?
YİĞİT: Ne yapayım? Sadullah'ın torununa babalık mı yapayım?
EMİR: Sadullah'ın kızı olmak Kübra'nın seçimi mi? Kübra, sana aşık; senin, çocuğuna hamile!..
YİĞİT: Sen benim işlerime karışma, anladın mı?
Bu sırada; Derya'yı, üvey babası takip etmektedir!
Derya'yı zorla metruk bir binaya sokar!..
Dirense de elinden kurtulamaz!..
Yiğit, Sibel ile birlikte Kübra'yı hastaneye getirir!
Kübra, bir ihtimal Yiğit'in düşüncelerinin değişmesi umuduyla ona bakar!
Fakat, Yiğit bebeğin alınmasında kararlıdır!
Kübra, ameliyat masasındadır!
Emir, yavaş yavaş cinayetin dosyasının gizlerine yaklaşmaktadır!
Bu işin peşini bırakmayacaktır!
ENDER: Derya'nın seninle konuşması gerek bişey varmış!
YİĞİT: Ne oluyor burada?
Derya'nın üvey babası yerde cansız yatmaktadır!
Derya çok kötü durumdadır!
SELİM: Ölmüş!..
DERYA: Tecavüz etti!
SELİM: Yiğit, ne yapacağız abi, karar vermemiz lazım?
YİĞİT: Oğlum ne yapabilirim? Kız şu durumdayken hadi karakola diyemem ki!
DERYA: Yiğit nolu yardım et! Hapse giremem!..
DERYA: Yiğit yalvarırım!..
Sibel ve Emir'de binaya gelir!
EMİR: Ne oluyor burada?
DERYA: Yalvarırım yardım edin!.. Hapse girmek istemiyorum! Bizden başka kimse bilmiyor!
YİĞİT: Gömeceğiz!
EMİR: Ne yapacaksınız?
EMİR: Siz kafayı yediniz galiba!..
EMİR: Derya, bu şekilde olmaz!.. Bak Polisi aramamız lazım!..
DERYA: HAYIIIIRR!.. Yiğit ne olur!.. Kurbanın olayım!..
YİĞİT: Karışma Emir!.. Bulaşma!..
EMİR: Gidelim karakola, ben seni koruyacağım!.. Senin durumun meşru savunmaya çok müsait!..
DERYA: Kardeşimin üzerine yemin ederim, eğer polise beni ihbar edersen kendimi öldürürüm!
EMİR: Derya sen kaç kişiyi uçuruma sürüklediğinin farkında mısın?
DERYA: O pislik için 20 yıl içeride mi yatıcağım!. Herkesin önünde "Tecavüze uğramış bir insan" olarak nasıl devam edeceğim?
Derya: Sen ne anlarsın Emir ya? Erkek değil misin?
Derya eline geçirdiği bıçak ile bileğini keser!..
DERYA: Çağır polisi!..
Yiğit ve arkadaşları Derya'nın üvey babasını ormanda gömerlerken yalnız değillerdir!..
Nihat'ın adamları onların fotoğraflarını çekmektedirler!
YİĞİT: Derya, unut artık bu olayı!.. Herşey yoluna girecek!..
YİĞİT: Kendine gelene kadar bizde kalacaksın!..
SADULLAH: Bir hafta sonra seni istemeye gelecekler seni! Kayseri'den bir ahbabım!.. 3 de çocuğu var! Ben de münasip gördüm..
SADULLAH: Ne? tuşunu kuracak değildik bu halinle!
DERYA'NIN KARDEŞİ: Babam ölmüş!
DERYA'NIN KARDEŞİ: Polisler geldi!.. Annem seni çağırdı!
DERYA'NIN ANNESİ:Bu sabah haberi geldi, ormanda bulmuşlar!.. Kafasına vurmuş birileri!
KÜBRA: Yiğit bişey sorabilir miyim?
KÜBRA: Başka birini mi seviyorsun artık?
YİĞİT: KÜbra saçmalama!..
Emir, cinayeti üstlenen kişinin karısını bulmuştur ve herşeyi öğrenmiştir!..
EMİR: Sakine hanım mahkemede tanıklık etmeyi kabul ediyor!
SARP: Kimmiş cinayeti işleyen!..
EMİR: Kemal Üçerler!..
SARP: Bravo!.. Çok iyi bir avukat olacaksın!.. Bundan sonrasını ben hallederim!
EMİR: Eğer cesedi buldularsa size ulaşmaları an meselesi!..
EMİR: Ne yapacaksın şimdi Yiğit?
YİĞT: Domuzlar eşelemiş işte!..
DERYA: Teslim olacağım!..
YİĞİT: Derya otur oturduğun yerde!..
Kübra'yı istemeye gelmişlerdir!
KÜBRA: Bir yuva kurmayı bende çok isterim!.. Ama, karnımdaki çocuğun babasıyla!..
Hamile kıza mı görücü geldik?
SADULLAH: Nasıl aldırmazsın ulan!..
KÜBRA (HASTANEDE): Ben bunu yapamam!.. Dışardakilere bişey söylemeyin!.. Aldırmam için zorlarlar beni!
SADULLAH: O veledi kimden peydahladıysan ona git!
Sadullah, kızı Kübra'yı evden atmıştır!..
Sibel, Yiğit'e olan duygularına karşı gelemez!..
Yiğit ve Sibel öpüşmeye başlarlar!..
Bu sırada, Kübra onları öpüşürken görür!..
Emir ise; patronu Sarp'ın, ona gösterdiği fotoğraflara bakmaktadır!..
Fotoğraflarda, Emir ve diğer çocukların, Derya'nın babasını ormanda gömerkenki görüntüleri vardır!..
SARP: Kemal Üçerler'in avukatı, dosyayı kapatırsak, bu fotoğrafları polise vermeyeceklerini söyledi!
SİBEL: Bir anlık bişeydi.. Bunu unutuyoruz!..
YİĞİT: Bir anlık bişey değildi!.. Ben, seni gördüğümden beri bu anı hayal ediyorum!
KÜBRA: Babam beni evden attı Yiğit!
YİĞİT: Neden?
KÜBRA: Çünkü bebeğimizi aldırmadığımı öğrendi!