"Abbas Güçlü ile Genç Bakış'ta dün gece Kıbrıs meselesi tartışıldı. Kadir Has Üniversitesi'den canlı yayınla ekrana gelen Genç Bakış'ın konukları KKTC Demokrat Parti Genel Başkanı Serdar Denktaş, Milliyet Gazetesi Yazarı Metin Münir ve Kadir Has Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Aydın'dı. Kıbrıs'ta yaşananlar birçok farklı açıdan tartışılırken Türkiye'de yaşayan Kıbrıslılar ve Kıbrıs'ta yaşayan Türk vatandaşlarının anlattıkları dikkat çekiciydi. Serdar Denktaş çarpıcı açıklamalar yaparken Devlet Bakanı Egemen Bağış'ın; "Kıbrıs'lılara balık tutmayı öğretmeliyiz" sözlerine de yanıt verdi.
İşte Genç Bakış'ın geniş özeti;
"Türkiye İMF gibi"
Serdar Denktaş - Demokrat Parti Genel Başkanı
Türkiye İMF gibi
- Sürekli siz beceremezsiniz, siz yapamazsınız yaklaşımı ve atanan bazı bürokratların tepeden bakan bir yaklaşımla bakanlarımızı başbakanlarımızı çağırıp bunu yapacaksın aksi takdirde bütçe yardımı yapılmayacak tavırları sonrasında bu noktaya gelindi. IMF'nin Türkiye'ye yaptıklarından da ileri bir durum. Hükümet içinde hükümet gibi bir durum var Kıbrıs'ta. Ama büyükelçilikten bahsetmiyorum. Hükümetlerin atadığı Türkiye Cumhuriyeti Yardım Heyeti diye bir kurum var ki işi esas karıştıran nokta orası. Maliye Bakanı'nın bilgisi dışında harcamalar, bireylere, belediyeler yardımlar yapan dayatmacı bir yaklaşım var. Buna bir tepki doğdu. Uygulanmakta olan bir ekonomik paket var ama bütün ekonomimizi batırmaya yönelik girişimler devam ediyor şu anda. Buna doğan tepki böyle kalabalık bir mitingin toplanmasına neden oldu. Bugüne kadar kayıtlara göre en büyük miting.
- Son dönemde iş ekonominin, o gelen paranın yönetim ve denetimini aşmış, son derece onur kırıcı bir noktaya gelmiştir. İsyan bunadır.
Rum tarafının istediği oldu
- Bu miting Türkiye karşıtı bir miting değil ama araya giren ve sayısı 50'yi aşmayan provakatörlerin açtığı bir pankart mitingin mesajını ortadan kaldırdı. Orada açılan pankart Türk halkını üzmüştür. Bundan emin olun.
3-5 kişi 40 bin civarındaki kalabalığın orada toplanmasını resmen istismar ederek açtıkları pankartla tam anlamıyla Rum tarafının istediği Türkiye ve Kıbrıs halklarının arasının bozulması oyununa da maalesef geliniyordu ama araya giriyoruz bunun önlenmesi lazım.
Başbakan istifa etmeliydi
- Başbakanımızın yaptığı bir açıklama var "Güney Kıbrıs ile müşterek yapılmış bir mitingtir" diye. Bu kesinlikle doğru değildir. Rum tarafıyla hiçbir şekilde bir alakası yoktur. Maalesef benim başbakanım böyle birşey açıkladı. İstihbarat örgütlerimiz bu bilgiyi verdiyse yandık. Bu büyük bir hata. Ama dedikoduya dayanarak böyle bir açıklama yapmışsa hemen ertesi gün istifa etmesi gerekirdi.
- Evet benim memurum Türkiye'deki memurlardan fazla maaş alabilir. Çünkü siz burada bir gazeteyi 50 kuruşa okuyorsanız biz orada 1.5 liraya okuyoruz, domatesin kilosunu 4 liraya alıyoruz.
10 bin lira maaş alan yok
- Kıbrıs’ta her devlet memuru 10 bin lira maaş almıyor. Alan herkes maaşını bağışlamaya hazırdır.
Türkiye'ye sırtımızı dönelim diyen tek bir Kıbrıslı yoktur, olamaz
- Türkiye kamuoyunun Kıbrıs hassasiyeti tarih boyunca en büyük gücümüz olmuştu. Bunun zayıflatılması için zaten birşeyler dönmekteydi ve bir pankart bir fırsat yarattı. Şu anda yaşananlardan mutlu olan tek kesim gerçekten Rum tarafı. Kıbrıs’ta Türkiye’ye sırtımızı dönelim diyen bir tek fert yoktur olamaz.
- Kıbrıs Türk'ü kendi kendisine sahip çıkmaya karar vermiş durumdadır. Türkiye gelsin benim sorunlarımı çözsün demekle olmaz bu benim sorunumdur ben çözeceğim diyor.
Balık olsa tutmayı biliriz
- Burada bir bakan arkadaş bize Kıbrıs'a balık tutmayı öğreteceğiz diyor. Kıbrıslı Türk balık tutmayı bilir yeterki götürüldüğü gölün içinde balık olsun. Üretelim üretelim de nereye satacağız. Dolaşan nüfusuyla 500 bin kişilik bir pazar Kıbrıs. KKTC dünya ile ticaret yapamıyor. Kısıtlamaları var. Türkiye ile de ticaret yapamıyor. Mersin kapısı kapalı. Eğer Türkiye Cumhuriyeti bizi tanıyorsa ve Güney Kıbrıs ile de Gümrük Birliği Anlaşması üzerinden bir ticari ilişkisi varsa, KKTC'de AB tarafından Avrupa Birliği sınırları içinde kabul edilen bir ülkeyse Türkiye bizimle de aynı gümrük protokolünü uygulayabilir. O zaman işte bizde üretmeye başlayabiliriz.
Rum'a karşı bağımsızlık da Türkiye'ye karşı değil mi?
- Kıbrıslı Türkler artık belirsizlik içinde yaşamaktan usandı. Belirleyin artık benim geleceğimi diyor. Rum tarafıyla çözüm olmayacağı belli. Peki ben kendi siyasi eşitliğimi, demokrasimi korumak için mücadele ediyorsam, üzerine basa basa egemenlik diyorsam bunu sadece Rum'a karşı mı istiyorum yoksa kendimin olduğunu ispat etmekiçin mi istiyorum? Türkiye ile ilişkiler mevzu bahis olduğunda ben kendi demokrasimi korumaktan, egemen bir devletim demekten vaz mı geçmeliyim? Bunu yapmak istemiyoruz.
Demokratik müdahalelerle geride bırakılıyoruz
- Doğrudur çok yanlışımız var inanılmaz yanlışlarımız var ama bunu değiştirmek isteyen ekiplerimiz de var. Ama bu sefer de dur bakalım sen her dediğimize evet demiyorsun denerek demokratik müdalalelerle geride bırakılıyoruz. Son seçimlerde hakikaten ayakları yere basan bir programla halkın önüne çıktık aldığımız netice yüzde 11.
Bu devleti yaşatmak zorundayız başka yolu yok
- Kıbrıs'ın Türkiye'ye ilhakı 1974'te olsaydı yüzde 99.9 Kıbrıslı Türk bayram yapardı. Ama 1983'te biz devlet ilan ettik. Devlet olma ulvi noktasına gelen bir halka devletini ortadan kaldır gel vilayet ol demeyin bunu kabul edersek Rum'a, devletten vazgeçip Kıbrıs Cumhuriyeti'ne yama olalım diyenlere hak vermiş oluruz. Bu devleti yaşatmak zorundayız başka yolu yok.
Denedik olmadı diyelim görüşmeleri durduralım artık
- Bir taraftan iki kesimli federasyon görüşmeleri yaparsanız diğer yandan tanınma talep edemezsiniz. Bizim en büyük çıkmazımız budur. Bu kadar yıldır devam eden bu görüşmeler hiçbir yere varmadı ve varmayacak. Olumsuz görünme prsikolojisinden kurtulup Mart ayından itibaren bu görüşmeleri durduralım. Çıkalım dünyaya denedik olmadı diyelim. Gençlerimizin geleceğinden çalma hakkımız yok.
- Kıbırslı Türklerin self determinasyon hakkı vardır. En son örneği Annan Planı'nında eş zamanlı iki referandumun yapılmış olmasıdır. Eğer böyle bir hakkım olmasaydı bana çözüm için herhangi bir soru sorulmazdı.
- Eğer iki devlet gibi birbirimizle konuşmaya başlarsak yöneticiler olarak, Lefkoşa ile Ankara yüzyüze konuşursa, Türkiye halkı ve Kıbrıs Türk halkının gönül gönüle bir yola çıktığını anlarsa dünya ve bu ilişkinin ana-yavru ilişkisi değil iki devlet ilişkisi olduğunu dünyaya gösterirsek o zaman Kıbrıs Türkiye'nin önünde bir sorun olmaktan çıkar.
Avrupa'ya 100 yıl yetecek doğalgaz var
- Kıbrıs’ta Avrupa Birliği ülkelerinin 100 yıllık ihtiyacını karşılayacak doğalgaz var. Ve ben 2003 yılında bunu gündeme getirdiğimde ilk yalanlama Türkiye Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'ndan geldi.
KKTC "evet" dedi çünkü...
- Annan Planı 5 versiyon değiştirdi. Aslında yürümeyecek bir plandı. Kıbrıslı Türkler birincisi AB’den gelen çok güçlü propaganda ikincisi Türkiye'den hükümetin ve genelkurmayın evet çağrısı sebebiyle Annan Planı'na "evet" dedi
"Savcılar harekete geçmez, Kıbrıs demokratik bir ülke!"
Metin Münir - Milliyet Gazetesi Yazarı
Kıbrıs'taki ekonomik program yolunda gidiyor
- Aslında bu pankart olayının olması bir yerde iyi oldu. Kıbrıs'ta olan biteni objektif olarak görme fırsatı yarattı. Benim gördüğüm şudur; aslında Türkiye ile aramızda çok büyük benzerlik var. 2001 yılına kadar Türkiye IMF'nin en sadık müşterilerindendi ve parayı alıyordu ama stand-by anlaşmalarının hiçbirini uygulamıyordu. 2001'de İMF Türkiye'ye parayı bu kez toptan vermedi ve önüne bir program koydu. Türkiye'ye bir takım işler yapmasını emretti ve Türkiye o işleri yaptıkça parayı aldı. Kıbrıs da böyle, Türkiye'den sürekli yardım alıyor ve bu yardım alan durumunu düzeltecek hiçbir reform yapılmıyor. 2008'de Türkiye aynen IMF gibi Kıbrıs'ın önüne bir program koydu ve bu program uygulandıkça parayı taksitle vermeye başladı. Bu bir kemer sıkma programydı ve dünyanın heryerinde olduğu gibi memnuniyetle karşılanmadı. Türkiye'nin yaptığı doğrudur. Eskiden olduğu gibi parayı Kıbrıs'ın eline verirse yine bu parayı çarçur edecekler. Ama program bütün şikayetlere rağmen yolunda gidiyor. Bu yıl bütçe denk kapandı Kıbrıs'ta ve küçük bir büyüme de kaydetti.
Erdoğan savcılar harekete geçsin dedi ama Kıbrıs demokratik bir ülkedir
- Kıbrıs başka bir ülke ve oradaki Türkler de başka türlü Türk. Biz Türkiyeli Türk değiliz. Bunu anlamak lazım. Hiçkimse buradaki Türkler gibi olmak zorunda değil. Kıbrıs Türkiye'den çok daha demokratik bir ülkedir ve çok daha rahattır. Burada tahammül edilemeyen bir sürü şeye orada tahammül edilebilir. Başbakan Kıbrıs'ta açılan pankartlar için savcılar harekete geçsin dedi. Savcılar harekete geçmeyecek. Çünkü Kıbrıs'ta o pankartları kaldırmak yasak değildir. O pankartlardan ben de hiç hoşlanmadım zaten kullanılan kelimeler çok terbiyesizce. Ama orada o tür pankartlar kalkmaya devam edecek ve o tür insanlar olacak. Bu iyidir. Herkes standart olamaz.
Kıbrıslılar kendilerini çok kötü yönetti
- KKTC’nin büyük dezavantajları var tanınmıyor, malını satamıyor ama tüm bunları ayıklarsak şu bir gerçek ki Kıbrıslı Türkler kendilerni çok kötü idare ettiler ve ediyorlar. Kıbrıs’ta çok feci hükümetler oldu ve oradaki ekonomik buhranı onlar yarattı. Türkiye Kıbrıs’a para vermek için can atmıyor. Para vermeyeceği bir yapının oluşması için uğraşıyor ama Kıbrıslılar bunu çok kötü yönetiyor. Bugüne kadar Kıbrıslılardan hep şikayet duydum ama birtek kişinin de Kıbırs'taki ekonomik durum şu şekilde düzelir dediğini duymadım.
Bu olayı çok abartmamak lazım
- Durum o kadar da kötü değil. Biraz abartılıyor gibi herşey. Bir pankart çıktı ve perspektifler değişti. Kıbrıslı Türklerin ekonomik durumu o kadar kötü değil. Birçoğunun evi var, bankada birikimi var. En büyük sorun işsizlik. Ama ben çocukken de en büyük sorun işsizlikti. Bu kadar tantanaya gerek yok o onu sevmiyor bu bunu sevmiyor. Heryerde olan şeyler bunlar. İnsanlar kendisi gibi olanlarla birlikte olmak isterler dışardan gelenler, ayrı bir hayat tarzı onlara bir tehdit gibi gelir. Bunları doğal karşılamak çok fazla dramatize etmemek lazım. Başbakan’ın sözlerini de oradaki pankartı da.
"Türkiye Kıbrıs'a kendi çıkarları için yardım ediyor"
Prof. Dr. Mustafa Aydın - Kadir Has Üniversitesi Rektörü
Kıbrıs'taki psikolojiyi anlamak gerek
- Sürekli olarak Kıbrıs halkına birşeyler yapıldığı, Kıbrıs sorununun çözüme yaklaştığı söyleniyor ama bir adım ilerleme yok. Dolayısıyla halk bir kere kendi yöneticilerinden mutsuz.
Ve burada Türkiye'nin oynadığı rolden de mutsuz.
- Bardağı taşıran son damla ekonomi. Kıbrıs'ta ekonomi iyi gitmiyor. Özellikle Annan Planı'ndan sonra AB yolu kapanınca ekonomi daha da kötüye gitmeye başladı.
- Kıbrıs'taki psikolojiyi dünyaya kapalı olmanın getirdiği ızdırabı ve 1955'ten beri bir savaş psikolojisini anlamak gerek.
Türkiye Kıbrıs'a kendi çıkarları için yardım ediyor
- Türkiye tabii Kıbrıs'ın kara kaşı kara gözü için yardım etmiyor. İnsani yardımlar dahil yardımların hemen hepsi Türkiye'nin ulusal çıkarlarını gerçekleştirmek, o bölgelerdeki imajını güçlendirmek, Türkiye'nin uluslararası alandaki konuma katkı sağlamak için yapılıyor. Tabii ki Kıbrıs halkıyla bir duygusal bağı var ama bunun çokötesnde bir stratejik bağlantısı var. Türkiye yıllardır Kıbrıs'a Kıbrıslı Türkleri çok sevdiği için değil aynı zamanda Kıbrıs Türkiye için önemli, stratejik bir kara parçası olduğu için bu yardımları yapıyor. Durup duruken değil.
Kıbrıs'ta aşırı lüks yok
- Çok defa Kıbrıs’a gittim ama ne halkta ne Cumhurbaşkanlarında çok lüks yaşayan kimseyi görmedim. Herkesin bir arabası vardır evet, Türkiye’de olmadığı için bir lüks gibi görünebilir ama orada bu bir ihtiyaçtır.
Bir ev iki araba vardır Kıbrıs yaşayışında bir lüks değildir.
Türkiye istese Kıbrıs'ın tanınmasını sağlayabilir
- Eğer Türkiye bunu bir devlet politikası haline getirse Kıbrıs'ın en dünyada birkaç ülke tarafından tanınmasını sağlayabilir. Ama Türkiye'nin hiçbir zaman böyle bir politikası olmadı. Ama gördüğüm kadarıyla planlarında böyle birşey yok. Çünkü bunu yapmaya kalktığında karşısında göreceği uluslararası tepkinin Türkiye'nin elde edeceği avantajları aşacağını düşünüyor.
- Türkiye ABD ve AB'nin yoğun baskılarına rağmen 40 yıldır KKTC ile birlikte direniyor. Aslında bu yapılan kolay bir iş değil. Bu kadar baskının altında da zaman zaman kırılmaların yaşanması normal. Bırakalım tencereden buhar dışarı çıksın yoksa patlayacak. O yüzden bu son yaşananları da çok fazla abartmamak gerek.
Programa telefonla katılan izleyiciler ise farklı tespitler, çarpıcı yorumlar yaptı ;
"Kıbrıs'ta metrobüs vardı da biz mi binmedik?"
Uluç Çağrı Kabataş - 8 yıldır Türkiye'de yaşayan bir Kıbrıslı
- Kıbrıstakiler Türkiye'yi, Türkiye'dekiler de Kıbrıs'ı anlayamıyorlar. Hep aynı şeyler söyleniyor. Kıbrıs'ta herkesin arabası var. Evet var. Çünkü Kıbrıs'ta metrobüs yok, otobüs yok, tren yok. Sen benim verdiğim parayla arabalarda geziyorsun diyorlar. Metrobüs vardı da biz mi binmedik?
- Başbakan hem para veriyoruz hem de bize karşı konuşuyorlar diyor. O zaman o parayı bize susmamız için mi veriyor demek? Kaçak elektiriğe 3 milyar dolar harcayan bir ülke bizim için stratejik önemi çok büyük denen bir kara parçasına yılda 500 milyon ayıracak. Hele ki bu sorunu bu hale getiren de kendisiyse, ki bence öyle.
Çağan Baysal - Öğretmen / Lefkoşa
- Sayın Başbakan'ın beyanatları onur kırıcı. Bizleri çok üzdü. Münferit tavranışlar tüm Kıbrıs halkına maledildi. Türkiye'de Kuzey Kıbrıs yılı ilan edildi. Bu daha önce yapılmalıydı. Sadece bir yılla sınırılı kalmamalı.
İsmini vermek istemeyen izleyicilerden notlar...
- 7 yıldır adada yaşayan bir Türk vatandaşı öğrenciyim. Türk öğrencilere Kıbrıs'ta üniversite daha pahalı. Bir Nijeryalı, bir Pakistanlı öğrenci yarı yarıya daha ucuza okuyor.
- Ada vatandaşı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına soğuk davranıyor ama Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yaptığı yanlış politikalardan dolayı insanların bu davranışlarını doğal karşılıyorum.
- Kıbrıs'ta Türk öğrencilere sahip çıkılmadı. "Bizim sizden çektiğimiz ne" diye bizi dışladılar, esnaf bize satış yapmadı. Ev kiraları Türk öğrenciler için iki katı.
- Aynı eylem KKTC'ye, KKTC Başbakanı'na karşı yapılsaydı Kıbrıs halkı ayağa kalkmazmıydı?