"Mehmet Aksoy: Heykel yıkılırsa dünya ayağa kalkar!"
Abbas Güçlü ile Genç Bakış'ta dün gece "ucube" tartışmalarıyla yeniden gündemin birinci sırasına taşınan sanatta özgürlük tartışıldı. Ünlü heykeltraş Mehmet Aksoy ve usta sanatçı Müjdat Gezen'in konuk olduğu programda Mehmet Aksoy çarpıcı açıklamalar yaptı. Müjdat Gezen'den ise yine sert eleştiriler geldi. İşte Müjdat Gezen Sanat Merkezi'nden yayınlanan Genç Bakış'ın geniş özeti;
"Sivas'ta yananlar için bir heykel yapacağım!"
Mehmet Aksoy- Heykeltraş
Başbakan sevsin diye heykel yapmam
- Bu heykel sonuna kadar değişebilir. Ben onu beğenmezsem değişir. Ben ne zaman bitti dersem o heykel o zaman biter. Bu süreç böyle işler. Kimse bana bunu yapacaksın diyemez. Bi başkasına öykünmem ne Başbakan ne de bir başkası sevsin diye heykel yapmam. Ama onları takmam anlamında değil kendi yeteneğimle onların anlayacağı seveceği birşeyler yapmakta isterim.
Heykel yıkılırsa dünya ayağa kalkar
- Bu heykel yıkılamaz. Türkiye'nin büyük ayıbı olur. Bunu yapamazlar. Yalnız Türk kamuoyu değil dünya kamuoyu da ayağa kalkar. Ayın 23'ünde Avrupa Parlamentosu'ndan parlamenterler ve gazeteciler benimle bu konuyu konuşmaya gelecek. Bu konuda duyarlılık var.
- Halen Bakan Çelik yıkılacaktır diyor. Yahu sen kimsin Kültür Bakanı varken neden onu çiğniyorsun da bilmediğin konuda yıkılacaktır diyorsun?
Böyle ikiyüzlü politika olmaz
- Biz barış istiyoruz, böyle bir politikamız var ama savaş karşıtı bir anıtı yıkıyoruz. Ve dünya gazetelerinde başlıklar da aynen böyle. İki yüzlü bir politika olmaz.
Heykellerimdeki sevginin dozu azalır
- Bu heykel yıkılsa da ben heykel yapmayı bırakmam. Daha hırslanırım, daha başka daha etkileyici heykeller yaparım belki. Belki de heykellerimdeki sevginin dozu azalır. O fena. Ama olabilir ben de bir insanım. Kucaklayıcı oluyorsun, seviyorsun ama biryerde dikenlerin de çıkabilir. Yaptığımız işten vazgeçmeyecez, en iyi olmaya devam edeceğiz ama siyasi bir duruş göstereceksekte göstereceğiz.
Ucube denmesine sevindim
- Ben Kars'ta heykeli yapıp bitirseydim kimsenin haberi olmayacaktı ama biri çıkıp ucube dedi ben de şimdi bir bakıma diyorum ki bari heykeli anlatma fırsatı buldum, güzel. Ama bir yandan da hakaret edilmesini istemiyorum. Böyle iki uçlu bir durum var. Üzülmedim desem yalan olur. Gerçekten üzülüyorum. İlk duyduğumda eşekten gibi oldum. Düşmeyen bilmez. Dedi mi gerçekten böyle birşey diyorsunuz, inanamamak istiyorsunuz.
Put değil heykel
- Sanatta birebirlik yoktur. O yüzden bizim işlerimiz biraz anlaşılmaz gibi oluyor. Ama insanlara da bir adım atlatmak lazım. Anlaşılmazlık üzerine sanat yapmayalım anlaşılsın. İpuçları verelim. Tabii ki sanat kodlarla konuşur. Bir dili vardır o dili anlamak için eğitimi gerek.
- Heykel bir ışık kompozisyonudur. Yani ışığa verdiğimiz anlam. Heykel form dili üzerinden bir anlatımdır. Karıştırılan budur. Yoksa bu puttur, gölgesi yere düşen surettir, önünde namaz kılmak yasaktır filan, bunlar değil. Bu putlar çoktan yıkıldı bitti. Şu anda heykel bir sanattır, bir anlatım aracıdır. Bir şiir, bir müzikten hiçbir farkı yoktur.
Okumamış, bilmeyen insanlar, kaba bir bakış...
- Heykele bir yabancılık var, heykel kavramında bir fakirlik var bunun eğitimi yok bu herkeste var olabilir. Bir belediye başkanında da bir başbakanda da. Makamla ilgisi yok.
- Belediye Başkanı geliyor diyor ki şu tepenin üstünde olsun, böyle 100 metre olsun, görkemli olsun, heryerden görünsün. Bu bir istek tamam da, bunu belirleyen şey o mekanın imkanlarıdır. İçeriği de heykele katılır. Orası savaş görmüş bir yerdir o mekan hem içeriği hem de boyutları belirler. Arkasında Kars Kalesi var. O kalenin formuna saygılıyım ve heykelle anlaşsın isterim. Bütün bunlar bir hesap, mekanda duruş meselesi. Biz böyle kamusal alanlarda aslında mekanı düzenliyoruz. Böyle bir sorumluğumuz var. Okumamış, bilmeyen insanların bu sorumluluk hakkında hiçbir fikri yok, öyle kaba bir bakış var. Tamam olabilir biz de zaten heykel fakiri bir ülkede yaşıyoruz bu fakirliğimiz gitsin diye heykeller yapıyorum heykeli anlatmak istiyorum.
- Orada sit alanı diye birşey yok. 2007'de Erzurum Koruma Kurulu'nun kararı var sit alanı değildir diye. Orada tabya var deniyor, tabya da yok. Timurpaşa Tabyası var deniyor, yalan. Sadece heykelin altında bir korugan var. Heykel de bunun üzerine yapıldı.
İnsanlık Anıtı'nın anlattıkları...
- Aslında bu heykel ortadan ikiye bölünmüş, karşı karşıya konmuş bir insan. Kendi kendisine düşman edilmiş gibi duruyorlar. Mekanik formlarla örülmüş. Kurşun asker gibi duruyorlar. Hatta mezar taşını anımsatıyorlar. Türklerde mezar taşı geleneği var, Selçuklularda çok muhteşem mezar taşları var. Ben geleneklerime saygılı ve bunları heykele aktarmaya çalışan bir insanım. Neden mezar taşı gibi çünkü militarizm bir ölüm korkusu getirir. Karşı karşıya duruşta bir tehdit var. Arada bir boşluk ve uzanan bir el var. Bu el boşlukta insanlığa uzanan bir el. Alt tarafta insani, ilahi vicdanı temsil eden bir göz var. Yani bütün bu savaşların, insanlık suçlarının acısının gözyaşları da var orada. Şu anda gözyaşı kısmı henüz yok, yapılmadı. Ve orada bir sürü mezbelelik demirler filan var, bir harabe gibi duruyor.
Bir kısımı Türkiye, bir kısmı Ermenistan değil
- Bu heykelin biri Türkiye'yi biri Ermenistan'ı temsil ediyor değil. Ama böyle bir tevatur var. Bunu böyle görmek istiyorlar. Ben de diyorum ki bu bir insan, bir ademoğlu, milliyeti, cinsiyeti filan da yok. Onu ikiye koymuş kendi kendine düşman etmişim. Çünkü savaşlar insanı insana düşman eder fikri var. Bunun nereden belli Türk müdür, Ermeni midir? Bu bir kötü niyet. Kötü niyetlerini bunun üzerinden fantezi çalıştırarak yapmaya çalışıyorlar.
- Önemli olan şimdi o heykeli orada bitirmektir. Bu mücadelenin olması gerekiyor. Heykel o mekana göre düzenlenmiştir. Bu bir biblo gibi masadan masaya taşınacak birşey değil.
Boğaz tokluğuna çalıştım
- Bir de para konusu var. Bu 10 katlı bina yüksekliğinde bir heykel. Bugüne kadar benim bu işten aldığım para 120 bin lira. Bunun betonu var, demiri var. Ben sponsor buldum da ancak bunları yapabildim. 5 kişiyle gidiyorum orda çalışıyorum. 4 yıl boyunca işimi gücümü burda bırakıp gidip orada çalışıyorum. Yani boğaz tokluğuna bile değil bu çalışma. Bu bir ideal aslında. Gerçekten ben barış olsun istiyorum.
Sivas'ta yananlar için bir heykel yapacağım
- Sivas’ta öldürülenler için bir heykel düşünüyordum, sonunda buldum ve yapacağım. Ve onu da Sivas’a koymak isterim. Hangi yolda, ne için yandılar? Sorularına cevap veren bir heykel olacak. Ve ona kimse de itiraz edemez. Çünkü herkes ondan birşey alacak.
Heykel yükseldikçe taraftarımız arttı
- Ben bana gelen hakaretlerde kişiliğimi, sanatımı konuşturmaya çalışıyorum. Kişilik kaybına uğrayan bir sanatçı sanatçı değildir. Ve duruşumuz iyi bir duruş demek ki insanlar bize böyle eleştiriler olduğunda ayağa kalkıyor.
- İnsanlık Anıtı'nı yaparken insanlar geliyordu tabii inşaat halinde oluduğu için çok bir şeye benzetemiyorlardı ama heyekel yükseldikçe taraftarımız da arttı. En son kafa takılıncaya kadar insanlar bu ne olacak diye şüpheliydi.
Hükümetlerin sanatçıyı koruma görevi vardır
- Hükümetlerin, bakanların, başbakanların sanata sanatçıyta sahip çıkma, kollama, koruma meselesi olur, bu görevleri vardır.
Heykel yerine fabrika yapılsın diyeni anlarım
- Açlık bir yana sanat bir yana. Önce karnımı doyurayım sonra sanatımı yapayım diye birşey yok. Ekmek kadar su kadar gerekli birşeydir sanat. Bunları birbirinin karşısına koyamayız. İkisi birbirinden çok ayrıdır. Tabii ki işsizlik, yol sorunu, konut sorunu halledilsin. Yoksa tabii işsiz adam sergiye gider mi? Gidemez. Ama o gidemez diye sen sergi yapmayacaksın durumu değil.
O da gereklidir, o da gereklidir. Nerelere boş paralar harcanıyor, kimlerin cebine paralar aktarılıyor onları düşünelim. Bir ressam mezun oluyor. İşsiz. Ne yapacak. Resim yapsa nerde satacak. 10 yıl sonra belki bir sergi açar, bir iki resmini satar. Halbuki devlet ona maaş bağlasa ve her sene bir iki sergi istese, bir iki işini alsa, resim sanatı patlar Türkiye'de. Orada bu heykel yerine fabrika yapılsın diyen işsiz bir adamı da ben anlarım. Tabii onun ilk derdi odur.
Çirkin şehirleşme agresifleştiriyor
- Şehirde insanlar stres altında, çok agresif davranışlar gösteriyorlar. Neden acaba? Bu çirkin çehirleşmenin hiç mi payı yok? Estetik bri durum yok. Kendinizi bulacağınız, kafasınızı dinleyeceğiniz, doğayla başbaşa kalacağınız, size sükunet veren, iş sıkıntısını atabileceğiniz yerler yok.
"Erdoğan tarihe heykel yıktıran Başbakan olarak geçmez"
Müjdat Gezen - Sanatçı
Erdoğan tarihe heykel yıktıran Başbakan olarak geçmez
- Recep Tayyip Erdoğan'ı belediye başkanlığından beri takip ediyorum. Benim tanıdığım Erdoğan tarihe heykel yıktıran Başbakan olarak geçmez. Yüzde yüz fikrim budur. Eğer yanılıyorsam da bundan ayrı bir mutluluk duyarım, güzel günler geliyor demektir o zaman.
Hayatımı bu hükümetin şekillendirmesine razı değilim
- Ben şahsen hayatımı bu hükümetin şekillendirmesine razı değilim. İnsalar korkuyla yaşıyor. Telefonum mu dinleniyor, Silivriye mi giderim,
- Bu olayda Mehmet'in ( Aksoy ) canının acıdığını hissetmek bana çok acı verdi. Bir sanatçının canıın acıması var ya o beni çok yaralıyor ve duygulandırıyor. Ben bir sanatçı olarak onu içimden hissediyorum.
Bir zihniyet dişlerini çıkarmaya başlıyor
- Eğer bir ülkede herhangi bir televizyon dizisi için insankar sokaklarda yürümeye başlıyorlarsa, erkekle-kız 45 santim ayrı duracak denmeye başlıyorlar, tükürürüm böyle sanata lafları varsa orada korkmak lazım çünkü hoşgörü bitiyor demektir. İş böyle başlıyor. Bu bir zihniyetin artık yavaş yavaş dişlerini göstermesi, açığa vurmasıdır. Türk toplumunun çok dikkatli olması gerek.
Evimde en az 20 heykel var
- Benim evimin içinde en az 20 tane heykelim var. Bahçede de bir heykelim var. Geçtiğimiz 29 Ekim'de de Yılmaz Büyükerşen'in hediye ettiği 4 metre boyundaki Atatürk heykelini Müjdat Gezen Sanat Merkezi'nin ön bahçsine diktik.
Bırakın sanatçıyım desinler
- Ben insanların sanatçı olmadıkları halde kendilerini "ben sanatçıyım" diye tanımlamasından hiç şikayetçi değilim. Demekki sanatçı övünülmesi gereken birşey ki övünüyor. Mesela bir oryantal kız çıkıp ben sanatçıyım diyormuş, bırakın desin. Bu kötü birşey değil.
Müzik, resim, beden dersleri kaldırılırsa bir facia
- Müzik, resim ve beden eğiti dersleri kaldırıldı. Milli Eğitim Bakanı'na o gün telefon ettim ben sonra yetkili kişisi bana döndü, böyle birşey yok, katiyen o dersler kaldırılmadı, bu tamamen yalan, sadece saatleri azaltıldı ve seçmeli yapıldı dedi. Aslına resim dersi yapıpta ressam olacak diye birşey yoktur. Ama o derslerin başka bir yararı vardır. Fizik, matematik, kimyada bunalan öğrenciler o derslerde bir rahatlama hissederler. Ayrıca ilerideki estetik anlayışlaına bir geçiştir o dersler. Eğer ortaöğretim müfredatında bunlar kaldırılırsa bu bir faciadır.
Sanatla devrim olmaz
- Bizde sanki sanayi, ekonomi, spor, tıp çok iyi ama sanatta geriyiz. Öyle birşey yok. Bir toplum herşeyiyle nerede iyiyse iyi kötüyse kötü. Sistemde bozukluk varsa bu herşeyde oluyor.
- Sanatla devrim olmaz. Ancak bir devrim hareketinin içinde sanatın rolü olur.