Fransa'da kabul edilen soykırımı inkar yasası ve Ermeni soykırımı iddiaları dün gece Abbas Güçlü ile Genç Bakış'ta tartışıldı. Emekli Büyükelçi Yalım Eralp, Tarihçi Doç. Dr. Ahmet Kuyaş ve Gazeteci Can Ataklı'nın konuk olduğu Genç Bakış Haliç Üniversitesi'nden ekrana geldi...
İşte programın özeti;
"Toprak ve tazminat talebi gelemez"
Yalım ERALP - Emekli Büyükelçi
2008'den beri tedbir alınmalıydı
- 2008 yılının 28 Kasım günü Avrupa Birliği liderleri bir çerçeve karar alarak; yabancı düşmanlığı, ırkçılık, soykırım inkarcılığı konusunda bütün üye ülkeler yasa çıkarsınlar ve bunu yapanlara veya inkar edenlere ceza versinler dedi. Bugün konuşulan bu yasanın geçmişinde bu karar var. Fransa seçim öncesi olduğu için bunu şimdi yapıyor ama diğer ülkeler de bunu yapacaklar, asıl tehlike bu.
- Bu karar çıktığında Şükrü Elekdağ Deniz Baykal ile birlikte gidip tedbir almamız gerek diye uyardı ama bugüne dek hiçbirşey yapılmadı.
- Avrupa Birliği liderlerinin aldığı kararların 4. maddesi; soykırım inkarcılığı için, soykırım konusunda bir milli ya da uluslararası mahkeme kararı lazım diyor. O yüzden Türkiye önceden tedbir alıp, Uluslararası Adalet Divanı'na gitme yollarını araştırmalıydı.
- Aslında Fransa'da oylanan bu iki maddelik yasanın içinde Ermeni kelimesi geçmiyor ama gerekçesinde 1915 olaylarına atıf var.
Büyükelçi kriz zamanlarında gerek, piyano konserinde değil
- Sen de Cezayir'de neler yaptın demek kabul etmektir. Diplomaside bir tez böyle savunulmaz, bilimsel savunulur.
- Büyükelçi'yi çekmek yanlış birşey. Çünkü büyükelçiye en çok kriz zamanlarında ihtiyaç var, piyano konseri için ihtiyaç yok. Biz bunu hep yaptık. Lüzumu yok. Başka şeyler yapmak gerek. Ben olsam Fransa'yı hukuk anlamında zorlardım.
- Böyle bir yasa AB'nin 28 ülkesinde çıksa, 28 ülkeye de ambargo mu koyacağız? Hepsinden elçimizi mi çekeceğiz? Biz hep bağırıp çağırarak bu işleri yapmaya çalışıyoruz. Biraz daha akılcı davransak iyi olur.
- Bu yasa geçtikten sonra Ermeni soykırımı kabul edildi gibi bir izlenim doğmasın. Bunun için birinin ya ulusal mahkemeden ya da uluslararası bir mahkemeden bir karar çıkarması gerekir.
- Fransa'ya bu yasa ile düşünce hürriyeti kısıtlanıyor diyemeyiz. Çünkü Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10. maddesinde düşünce hürriyetinin ırkçılık, şiddete teşvik gibi konularda kısıtlanabileceği öngörülmüş.
Toprak ve tazminat talebi gelemez
- Fransızlar Cezayir'de soykırımı tartışıyorlar, serbestçe Ruanda'yı da tartışıyorlar. Toplum bir şeyi tartıştığı zaman da dışarıdan müdahale gelmiyor, birileri sizin adınıza tartışmıyor.
- Ermeni soykırımını kabul edersek toprak talebi gündeme gelir deniyor. Ama toprak talebi meselesi toptan Lozan'da, ondan önce de Kars ve Moskova Anlaşmaları ile kapandı. Bu devirde kimse kimsenin toprağını güç kullanma dışında alamaz.
- Srebrenitsa'dan sonra Sırplara Bosna'ya biraz toprak ver dediler mi? Tazminat dahi yok. Çünkü soykırım sözleşmesi; devletler değil şahıslar soykırım yaparlar, yani konutanlar vs. der. Nitekim Bosna tarihte ilk defa Sırbistan aleyhine soykırım devlet davası açtı ve maalesef kaybetti.
Soykırım demek için niyet unsuru çok önemli
- Eski Yugoslavya ile ilgili 3-4 farklı karar verildi. Rahmetli Gündüz Aktan ile birlikte bunları inceledik. Srebrenitsa'da 7 bin Müslüman öldürüldü. Divan soykırımdır dedi. Fakat 5-10 km ötede 30 bin müslümanın öldürüldüğü olaya soykırım değil dedi. Çünkü insanlığa karşı suçlar soykırım sözleşmesinde tasnif edilmiştir. Etnik temizlik, harp suçu vs. Dolayısıyla Divan burada niyet unsurunu öne çıkardı. Bir grubu öldürme niyetinin sırf o grup Türk ya da Ermeni diye mi olduğu önemli. O yüzden dikkat ederseniz Ermeniler pek Divan'a gitme yanlısı değiller.
Doç. Dr. Ahmet KUYAŞ - Tarihçi
Bu yasada Ermeni kelimesi yok
- Fransa'da çıkacak kanunun metninde Ermeni ve Türkiye gibi bir kelime yok. Bu genel bir yasa. Çünkü bugüne dek Avrupa'da Naziler hiç de o söyleneni yapmadılar diye çıkıp fikir özgürlüğünden yararlanmaya çalışan bir sürü insan vardı. Bu yasa buna da engel olmak için. Bir tek Türkiye'yi sıkıştırmaya yönelik değil. Uganda'da da soykırım olmamıştır diyen bu kanunla yargılanacak.
- Sen kendi tarihine bak demek yanlış. Zaten herhangi bir devletin herhangi bir senatosu, meclisi, bakanlar kurulu vs. tarihin hiçbir köşesine bakmakla yükümlü değil ve bakmaması da gerekiyor. Ama politikacılar hep bu konulara karışıyorlar. Bizim ülkemize de bakın Dersim'de ne olup ne olmadığına Başbakan karar veriyor. Politikacıların hiç bu işlere karışmaması gerek.
Soykırım değil katliam
- Soykırım sözcüğü garip bir sözcük. 1948 yılında Birleşmiş Milletler tarafından tanımlanmış ve tarihçilerin büyük bir kısmı diyor ki; 1948'den önce olmuş olaylara bu adı vermek doğru değildir. Bu önemli birşey. Ayrıca bu soykırım tanımı Nazilerin Yahudilere yaptığının adı olarak ortaya çıktığı için birçok insan diyor ki, bu insanlık suçu olarak değerlendirilebilecek bir katliamdır. Ama Yahudi soykırımına benzeyen birşey de değildir, aynı kefeye konulması yanlış olur.
- Diyelim ki dünya toplandı ve soykırım vardır dedi. Ben yine bu sözcüğü kullanmayacağım.
- Bu soykırım mıydı değilmiydi diye kendimizi hukuk ve siyaset tartışmasına kaptırmamamız lazım. Diyelim birgün soykırım yok kararı verildi. O zaman 1915'te kimse öldürülmemiş mi olacak.
"Tarihimizle yüzleşirken bu ülkeyi de yerin dibine batırmamak gerek"
Can ATAKLI - Vatan Gazetesi Yazarı
- Biz bir takım ambargolarla Fransızların canını yakarız, peki bizim canımız ne kadar yanar? Bu dengeyi iyi gözetmek lazım. Biz daha zararlı çıkacaksak yapmanın bir anlamı yok.
- Hukuk ve demokrasiyi içselleştiremediğimiz için bu işi hukuk yoluyla çözebilir miyiz, aklımıza gelmiyor ki.
- Hesabını sorarız deniliyor. Daha Suriye'den hesap soramadık. Kıbrıs'ta hani petrol arattırmayacaktık. Ne oldu?
- Demeliyiz ki; sen bu yasağı çıkardın ama Ermeni soykırımı kanıtlanmış mı? Önce buna cevap ver. İkincisi, kanıtlandı diyelim. Ama ben bir takım belgeler buldum ve senin çıkardığın bu yasa yüzünden ben bunu anlatamayacağım. Demek ki benim bilimsel çalışma özgürlüğümü, tarihi ortaya çıkarma özgürlüğümü de elimden alıyorsun.
- Tarihimizle ya da geçmişimizle yüzleşmek bu ülkeyi tümden yerin dibine batırmak anlamına da gelmemeli. Şu anda bilgisiz kişiler tarafından uluorta yapılan tartışmalar nedeniyle özellikle genç neslin kafasında başka bir Türkiye'de oluşmaya başlıyor.