Bir televizyon klasiği haline gelen Bam Teli programı ile 18 yıldır köy köy, kasaba kasaba Türkiye'nin hikayelerini anlatan Tayfun Talioplu 27 Şubat Çarşamba gecesi Abbas Güçlü ile Genç Bakış'a konuk oldu. Tokat'tan ekrana gelen Genç Bakış'a Gaziosmanpaşa Üniversitesi öğrencileri yoğun ilgi gösterdi. Gençlerin sorularına yanıt veren Tayfun Talipoğlu aşktan, siyasete, Türkiye'in sıcak gündemine kadar birçok farklı konuda samimi açıklamalar yaptı.
İşte canlı yayının kısa özeti;
'Sosyal paylaşım siteleri sosyal sevişme sitelerine dönüştü'
- Ben sosyal medya konusunda kabiliyetsiz bir adamım. Daktiloyu daha 4 sene önce bıraktım.
- Aynı kaldırımda yanyana yürümeyeceğiniz, hayatında birşey üretmemiş adam twitter'a giriyor hakkınızda birşeyler yazıyor. Cevap vermek zorunda kalıyorsunuz. Çünkü onları birileri okuyor.
- Sosyal paylaşım siteleri olan yerler Türkiye'de sosyal sevişme sitelerine dönüştüğü için sorun yaşanıyor.
'Suriye kampları bize yük'
- Ben Suriye kamplarına gittim. Bir adam savaştan kaçıyorsa 50 tane takla güvercinini alıp gelmez. Polisimize, doktorumuza öylesine saldırıyorlardı ki. Ben orada kendi insanımıza laf söyletmem. Başbakan'a şöyle seslenen bir adam düşünün; ' Tayyip'e söyleyin, hani bize para vereceklerdi?' Bu insanları oraya getirdiler. O zaman da söyledim çok büyük problem olacak diye şimdi de çok büyük problem olacak. Kadınlar ve çocukları ayırıyorum. Mutlaka onlar zarar görüyorlar. Ama bakıyorsun delikanlı, aslan gibi adamlar oraya yerleşmişler. Madem o kadar vatanseversin git savaş kardeşim. Orada bu savaş yoktu. Yoktan bu hale getirildi. Emperyalist güçlerin bir oyunuydu bu. Oranın da parçalanması oyunu. twiter'dan bunları yazdığımda hemen; Esad katil değil mi? diyorlar. Esad'ın katil olup olmadığı beni ilgilendirmiyor. Ama sonuçta bizim ülkemizin bu kadar sorunu varken orası bize yüktür.
Sırf AK Parti yaptı diye karşı çıkmam
- AK Parti ile aynı paralelde düşünüyorum dediğim şeyler de mutlaka var. Öyle kesin çizgilerim yok. O parti iyidir bu parti kötüdür diye yola çıkmadım. İyi birşeyi AK Parti yapıyor diye karşı çıkamam. O akıl tutulması olur.
- İyi birşey yapılıyorsa yanındayım. 'Eğitime yüzde yüz destek' ve 'Haydi kızlar okula' kampanyalarına destek verdim, köy köy dolaştım. Ama 4+4+4'e hayır dedim. Dediler ki ideolojin mi değişti? Ben siyasetçi değilim. Ben iyi insan - kötü insan çalışan insan çalışmayan insan olarak bakıyorum.
Kur'an dersleri, türban, 4+4+4...
- Birgün biri çıksın bireysel silahsızlanmayı getirsin o partiye evet diyeceğim. Ne partisi olursa olsun. Güneydoğu politikası... Benim de kendi doğrularım var. Onu yapıyorsa destek veririm. Ama 4+4+4 samimi değil. 8 yıllık eğitim geldiğinde de mesele eğitim değil İmam Hatip meselesiydi, 4+4+4 geldiğinde de mesele İmam Hatip meselesi. Herkes karnından konuşuyor. Bu işi direk çözmenin yolları vardı ama herkes tribüne oynadığı için mesele böyle oluyor. Bu memleket hala türban mı tartışacak? Şimdi aynı şey yine var. Kur'an derslerine giren öğretmenlerin başörtülerini çıkarmaları gerekiyor. E bunu çıkattıysan yönetmeliğini de çıkart istediği gibi girsin dersine. Yani benim kıblem insan.
Yayınlanmayan Öcalan röportajı
- Öcalan'la ilk görüşen bendim. Devlet Öcalan'ın İtalya'da olduğunu benim yayınlanmayan röportajımdan öğrendi. Öcalan bana; "Seni Kürtler de seviyor Türkler de" dedi. Ben de dedim ki; "Ben hiç Kürt haberi yapmadım, insan haberi yaptım. İnsanlar iyi yaşasın istedim benim için önemli olan bu."
Otokontrol sansürü geçti
- Şu an Türkiye'de öyle bir otokontrol mekanizması oluştu ki sansürü geçti. Bu en tehlikeli durumdur.
O kadar belgesel izlense Coşkun Aral ile biz zengin olurduk
- Kime sorsanız -biz belgesel seyrediyoruz- diyor. O kadar belgesel izlense Coşkun Aral'la ben Türkiye'nin en zengi adamı olurduk.
Abbas Güçlü: Siz yanlış yerlerde gezdiniz.
Tayfun Talipoğlu: Evet. Onu Acun yaptı.
'Başbakan'dan teklif geldi'
- Başbakan'dan da teklif geldi, DSP ve CHP'den de. Ama politika bana göre değil.
'Zaten başkanlık sistemi var'
- Başkanlık sistemine ya da bu ülkenin ne yapacağına biz karar vermiyoruz zaten. Amerika karar veriyor biz yapıyoruz. Şu anda zaten bir başkanlık sistemi var. Tek karar verici var ve sübapları yok. Başkanlık sistemi gelir de sübapları olursa belki de böyle keyfi kararlar olmaz o zaman.
Neden fişlendiğimi yıllar sonra öğrendim
- Beni bu ülkede komünist diye kaymakam yapmadılar. Yıllarca niye komünist olduğumu da bilemedim. Yıllar sonra öğrendim ki üniversitedeyken, müfredat biz mezun olduktan sonra değişsin diye imza toplayıp YÖK'e göndermiştim. Bu sebeple YÖK'e karşı eylem başlatan adam diye fişlenmişim ben. Aynı YÖK'e bu hükümet de karşıydı şimdi o sahip çıktı. Kavramlar değişiyor.
Başbakan'a yağ yakanlar zorda
- Bu ülkede siyasetçilere yağ yakmak da zor. Başbakan’a yağ yakanlar var. Başbakan’dan daha çok coşuyorlar. Sonra Başbakan çıkıp tersini söylüyor hepsi kontrpiyede kalıyorlar. O yüzden kendi düşüncenize göre hareket edin.
Bilkent kurulurken sokaklarda bağırdım, oğlum Bilkent’i bitirdi
- Bilkent kurulurken sokaklarda bağırdım dayak yedim. Oğlum Bilkent’i bitirdi. Araba alınır mı dedim araba aldım, mecburen. Ben yaşamda bunlara yenildim.
Biz aşkı yaşayamadık
- Biz aşkı yaşayamadık. Üniversitedeyken tam bir kızı kesiyorum. Ülkücüler var o zaman. Bir bakıyorum omuzumda bir el; ‘o senin ülkücü bacın önüne bak’ diyor. Sonra okul sola geçti. Tam bi kız kesiyorum, yine omuzumda bir el; ‘Devrime gidiyoruz, vakit yok.’ diyor.
Başbakan'ın sözü sinir uçlarımıza dokundu
- Vatandaşların milliyetçilik diye bir problemi yok. Başbakan’ın sözleri amacını aşmış kendi de farketti herahalde düzeltmeye çalışıyor. Biraz ağır bir söz oldu. Bu hassas süreçte sinir uçlarımıza dokundu.
Milli Eğitim Bakanlığı Cumhurbaşkanlığı'na bağlansın
- Bütün kaygım eğitim sistemiyle oynarken çocukları düşünmememiz. Devamlı çocuklar üzerine birileri politika yapıyor. Keşke Milli Eğitim Bakanlığı Cumhurbaşkanlığı’na filan bağlansa da bir eğitim politikamız olsa, böyle sürekli değişmese.
Herkes pasta yiyor
- Ortada bir pasta var sağdan tırtıklayanlara sağcı, soldan tırtıklayanlara solcu diyorlar. Ama herkes pasta yiyor.
Meclis sığınma yeri olmamalıydı
- Kürsü dokunulmazlıkları dimdik ayakta duruyorsa, milletvekilleri bana radar cezası olmasın diye oy kullanıyorsa demokrasiden çok sözetmek mümkün değil. Meclis bir sığınma yeri olmamalıydı.
Sevgiye vergi alınsaydı...
- Ben Türkiye'nin en şanslı adamlarından biriyim. Sevgiye vergi alınsaydı canıma okumuşlardı benim. Gittiğim her yerde, hep iyi karşılandım.