X
X

Fotoğraflarla Çağla Kubat

10.03.2010 Çarşamba 10:31 (Güncellendi: 07.09.2016 - 09:49)

Fotoğraflarla Çağla Kubat

118.jpg

118.jpg

101.jpg

101.jpg

102.jpg

102.jpg

103.jpg

103.jpg

104.jpg

104.jpg

105.jpg

105.jpg

106.jpg

106.jpg

107.jpg

107.jpg

108.jpg

108.jpg

109.jpg

109.jpg

110.jpg

110.jpg

111.jpg

111.jpg

112.jpg

112.jpg

113.jpg

113.jpg

114.jpg

114.jpg

115.jpg

115.jpg

116.jpg

116.jpg

117.jpg

117.jpg

119.jpg

119.jpg

120.jpg

120.jpg

121.jpg

121.jpg

122.jpg

122.jpg

123.jpg

123.jpg

124.jpg

124.jpg

125.jpg

125.jpg

126.jpg

126.jpg

127.jpg

127.jpg

128.jpg

128.jpg

129.jpg

129.jpg

130.jpg

130.jpg

131.jpg

131.jpg

132.jpg

132.jpg

133.jpg

133.jpg

134.jpg

134.jpg

135.jpg

135.jpg

136.jpg

136.jpg

Sürekli güneşin altındasın, çok yanmışsın. Cildini korumak için ne yapıyorsun?

Tabii ki güzel şeylerin kötü tarafları da var. Çok fazla krem süremiyorum. Çünkü özellikle yarışlarda board'ın üstüne akıyor ve kayıyor. Ayaklarımın altı, ellerim kaymaya başlıyor, o zaman da yarışamıyorum. Çok yanıyorum, lekeleniyorum ve muhtemelen erken yaşlanacağım ama bunun yanında çok keyifli bir hayatım var.
137.jpg

137.jpg

Rolünüz ne olacak?

Sıkı bir komiseri canlandıracağım. Ayrıca bu kış sörf okulu açmayı planlıyorum Bodrum’da. Henüz belediye başkanıyla görüşmedim, ama sponsorumu buldum ve en büyük dileğim okul açmak. Sörfü bıraktıktan sonra yeni sörfçüler yetiştirip, yarışa kitleler halinde gitmek istiyorum. Çünkü Türkler’in bu sporda çok başarılı olacağına inanıyorum.
138.jpg

138.jpg

Sörfe daha ne kadar devam edeceksin?

Kendime 5-6 sene daha veriyorum. Sörf dayanıklılık ve deneyim isteyen bir spor, o yüzden en verimli olduğun yaşlar 30-40 arası. Ben de en iyi zamanlarıma girdim, bu yılları en iyi şekilde değerlendirmek istiyorum. Fakat televizyonu çok özledim. Ağustos ayında çekimlerine başlayacağım 'Arka Sokaklar' dizisi nedeniyle çok heyecanlıyım.
139.jpg

139.jpg

Canlı yayın spontane olaylara çok açık bir iş aslında ama sen düzeni seviyorsun. Bu bir ikilem değil mi?

Rüzgar sörfünde yarışmak da öyle bir şey aslında, önüne her şey çıkabilir, anında ve doğru karar vermen gerekir. Kendime seçtiğim işlerin ortak özellikleri bu galiba. Yarış ve canlı yayın dışındaki tüm zamanlar planlı ve programlıyım. Sanırım bu düzeni canlı yayın ve yarışlardaki spontanelik dengeliyor.
140.jpg

140.jpg

Hep çalışıyorsun ama insanlar 'Oh ne güzel, Alaçatı'da sörf yaparak hayatını geçiriyor, keşke biz de öyle olsak? diyorlar. Hakikaten dışarıdan göründüğü kadar güzel mi hayatın, seni mutsuz eden yanları yok mu?

Herkes sanıyor ki ben Alaçatı'da yaşıyorum, zamanımın çoğunu sörfle geçiriyorum. Oysa ben orada hiç tatil yapmıyorum. Hiçbir şey yapmayarak, düşünmeyerek tatil yapmayalı herhalde 5-6 sene olmuştur. Kış sezonunda televizyonda çalışıp, sonra Alaçatı?da antrenmana başlıyorum. Ama bunları çok severek yapıyorum. Hem sörfü hem de canlı yayını...
141.jpg

141.jpg

Peki ne zaman başladı bu 'aşırı düzenli olma' durumları?

Tam olarak hatırlamıyorum ama sanırım lise yıllarıydı. Hem derslerde iyi olmaya hem de aynı anda birkaç sporu başarıyla yapmaya çalışmak için organize olmak, zamanı iyi kullanmak şarttı...
142.jpg

142.jpg

Aşırı planlı programlı, disiplinli yaşayan birisin. Canın hiç mi istemiyor şöyle spontane bir şeyler yapmayı, dağıtmayı?

Çok doğru, bu da benim savaştığım yönlerimden biri. Spontane yaşam hiç bana göre değil. Hayatımdaki en küçük değişiklik bile beni rahatsız edebiliyor. Aslında hayattaki şartlar çok çabuk değişebiliyor, biraz spontane olmaya alışmak lazım. Ama benim karakterim buna uygun değil, çok seviyorum organize olmayı... Sadece iş konusunda değil, her anlamda böyleyim. Kafamda bir plan yapınca ve o olmayınca çok sinirleniyorum. Sinemaya giderken bile aynı şey geçerli! Bir filme belli bir saatte gitmeye karar vermişsem ve o filme bilet kalmamışsa deli olurum mesela!
143.jpg

143.jpg

Sürekli başarı isteği, başkalarından farklı olduğunu kanıtlama arzusundan kaynaklanabilir mi?

Herkesten farklı olmaya çalışmıyorum, çünkü o başarıyı kendi içimde yaşıyorum. Kimseye kendimi kanıtlamak gibi bir derdim de yok. Kendimle yarışıyorum. Tabii insanlar bir süre sonra başarıdan rahatsız olmaya başlıyorlar. Senin çok başarılı olmanı istemeyen bir sürü insan çıkıyor. Senin başarısızlığınla mutlu olanlar var. Bu insanların enerjisi bazen beni korkutuyor.
144.jpg

144.jpg

Hırs ile sporda başarı arasında bağlantı kuruyor musun?

Kesinlikle... Hatta ben hırslı insanların yarışabildiğine ve şanslarının olabildiğine inanırım. Çünkü o kadar önemsiyorsunuz ki birinci olmayı, bunun için her türlü çalışmayı yapıyorsunuz. Hırssız olanlara baktığınız zaman hep orta seviyelerde kaldıklarını görüyorsunuz. En üste çıkmak için hırs gerekiyor ama bu çok zor bir şey.
145.jpg

145.jpg

Hırs var mı peki?

Çok fazla hırsım var, evet. ıkincilik kesinlikle kaldırabildiğim bir şey değil. Bunu yenmem gerektiğini biliyorum. Gerçi çocukken daha kontrol edilemez durumdaydım, çok parçalardım kendimi. şimdi ise ikinciliğin, üçüncülüğün başarısızlık olmadığını, hayatın bir parçası olduğunu kabullenmeye uğraşıyorum. Elimden geldiğince bunu törpülemeye, kendi içimde gidermeye çalışıyorum.
146.jpg

146.jpg

Seni erkeklerin rekabetçi olduğu alanlarda kariyer peşinde koşarken görüyoruz hep. Bu bir kadın olarak başkaldırı mı, yoksa meydan okuma mı?

Sörfe 15 yaşında başladım. Daha önce de basket oynuyordum ve dolayısıyla etrafımda hep erkekler vardı. Ama bunu rekabet amaçlı yapmadım. Tabii makine mühendisliğinde 'Sadece güzel değilim, kafam da çalışır' durumunu kanıtlama duygusu çok vardı. 'Bu kız nasıl girmiş bu bölüme, bitirebilecek mi acaba? gibi bir bakış hissediyordum çünkü... Özellikle de sarışınsanız! Yine de başarının anahtarı rekabet duygusu değil, detaycılığım.
147.jpg

147.jpg

Hareketli bir çocuktun herhalde...

- Çok... Beni ağaçların üzerinden toplarlardı. Kafamı gözümü yarardım hep... Evdeki merdivenleri teker teker inmezdim, koşup en üstten atlardım. Hep yeni sporlar keşfederdim. Mesela rollerblade'e ilk merak salanlardanım. Sürekli yeni hareketler denerdim. Bacaklarımdan yara eksik olmazdı!
148.jpg

148.jpg

- Benim ailem çok çalışkandır aslında, önce onu söylemeliyim. Babam inşaat mühendisi, annem üniversitede öğretim görevlisi... Akademisyen olarak yükselme dönemini onunla birlikte yaşadım: Yardımcı doçentlik, doçentlik... Çok çalışan bir anne modeli vardı karşımda. Bana bir gün bile 'ders çalış' demediler, hiçbir baskı görmedim. Onlar çok çalıştığı için küçüklüğümden beri bir hayat biçimi olarak gördüğüm tek şey evde çalışılmasıydı. Hatta anneanne ve dedem de öyleydi. Onların da bir mimarlık şirketleri vardı, sürekli proje yaparlardı. Evde gördüğüm tek şey şuydu: Hafta içi çalışılır, hafta sonu da spor yapılırdı. Birlikte tenis oynarlardı, sörfe zaten ailece başladık, kayağa giderdik...
149.jpg

149.jpg

Hani bazı aileler vardır, 'Bizim kız bir numara olacak, her alanda başarıya koşacak' derler ve öyle çalıştırırlar çocuklarını, seninkiler de öyle miydi?
150.jpg

150.jpg

Bu hırsı biraz törpülemem lazım

Rüzgar sörfünde kazandığı başarılara her yıl yenilerini ekleyen Çağla Kubat'ın hayatında şimdi bambaşka bir rüzgar daha esiyor: Aşk... Kendisi gibi sörfçü olan Jimmy Diaz sayesinde 'ilk görüşte aşk'a inanmaya başladığını söyleyen Kubat, hayatının muhakemesini Elele'ye yaptı; çocukluğundan hayatının aşkına ve 'hırs' problemine kadar her şeyi bir bir anlattı.
151.jpg

151.jpg

Çağla Kubat'ın Elele dergisinin ağustos sayısına verdiği röportajda 'Arka Sokaklar dizisine başlayacağım için çok heyecanlıyım. Orada sıkı bir komiseri canlandıracağım' demesi, akıllara kadro değişikliğini getirdi. Kısa bir araştırmanın ardından da gerçek ortaya çıktı. Kubat, hamileliğini sakin bir ortamda geçirmek isteyen Özçelik'in yerine kadroya dahil edilmişti. Ünlü sörfçü, çekimlerine bu ay başlanacak yeni bölümlerde rol alacak.
152.jpg

152.jpg

154.jpg

154.jpg

155.jpg

155.jpg

156.jpg

156.jpg

157.jpg

157.jpg