X
X

Poyraz Karayel'in Muhteşem 3'lüsü!

06.04.2015 Pazartesi 12:59 (Güncellendi: 29.08.2017 - 09:41)

“Poyraz Karayel” dizisinde Zülfikar, Taş Kafa ve Sefer’i canlandıran üçlüden Celil Nalçakan, sevilmelerini “Herkesin bazen yapmak istediği şeyi yapıyorlar. Herkesin içinde bir vahşi yatıyor çünkü” diye açıklıyor!

Kanal D’de yayınlanan “Poyraz Karayel” dizisinin muhteşem üçlüsü Sefer, Zülfikar, Taş Kafa ilk bölümden beri herkesin dikkatini çekiyor. Gerek birbirlerine hitap şekilleri gerek dostlukları gerek Zülfikar’ın küresel sermayenin oyunlarına dair yaptığı tespitlerle... Tabii bir de aşk meselesi var... Her bölüm hayran kitlesini artıran bu üçlü; Celil Nalçakan (Zülfikar), Kanbolat Görkem Arslan (Sefer) ve Cem Cücenoğlu (Taş Kafa) karşınızda...

- Şimdi düşünürsek mafyasınız, adam öldürüyorsunuz ama herkes size bayılıyor. Neden?

Celil Nalçakan: 
Çünkü herkesin bazen yapmak istediği şeyi yapıyorlar. Herkesin içinde bir vahşi yatıyor çünkü. Mesela çocuğunu döven birini görünce ona nefretle bakıyorsun, Zülfikar’ın yaptığını görünce de “Ohh! Helal olsun!” diyorsun.

Kanbolat Görkem Arslan: Toplumda da bir erozyon olduğu için bu duyguyla ilintili, böyle bir adalet duygusuyla yaklaşan ve bu erozyona dahil olmayan karakterler gördükleri zaman seviyorlar herhalde.

“Hapisteki adamdan adalet bekliyoruz”

- Adaleti dizilerde mi aramaya başladık acaba?

Celil N: Mesela Özgecan mevzusunda canımız yandı. Tanımadığımız bir kız çocuğu için ağladık ama “Oh iyi, cezaevine girdiler, orada ona neler yapacaklar!” dedik. Yani o adamlar da suçlu olduğu için hapiste ama hapisteki adamdan adalet bekliyorsun. Bu noktada tabii ki Sefer’i, Zülfikar’ı,
Taş Kafa’yı seviyor insanlar.

Kanbolat G.A.: Tabii insanlar örnek alıp kendi adaletini sağlamaya çalışmasın, dizi bu!

Cem Cücenoğlu: Kabadayı diyelim aslında, mafya değil. Cumhuriyet’in kuruluşuna kadar indiğimizde mahallelerdeki kabadayılar halkı örgütlüyor. Ustura Kemal’ler, Yandım Ali’ler... Çizgi roman karakteri gibi görünse de aslında bunlar var ve geleneklerimize göre devlet kabadayıyla iş yapar. Resmiyette değil ama... Kendi çıkarı için değil, ülke çıkarı için yapılan şeylere göz yumar.

Kanbolat G.A.: O kadar eskiye gitmeye gerek yok. Ben Düzceliyim ve çocukluğumda mahallemizin güzel abileri vardı. İki kişi arasında bir husumet olduğunda abiye gidilir, o raconu keser, adaleti dağıtırdı.

- Dizide küresel sermayeye ilişkin muhteşem tespitleri var Zülfikar’ın. Onunla benzer yanlarınız var mı?

Celil N.: Ben Zülfikar kadar cesur değilim. Ama dünya görüşü olarak birleştiğim pek çok nokta var. Sadece ben konuşarak çözmeye çalışıyorum, şiddete başvurmadan.

Kanbolat G.A.: Ben genel olarak bir paralellik kuramam Sefer’le. Belki gözü karalığı olabilir.

Cem C.: Yani örtüşen yanımız adalet duygumuz ve haksızlığa karşı durma durumu. Biz konuşmayı tercih ediyoruz, karakterler ise ateş edip cezayı kesmeyi...

- Dizide sürekli meyhanedesiniz. Yemek yapmakla ilgilenen var mı?

Cem C.: Ben de eşim de yaparız.

Kanbolat G.A.:Benim de ilgim var. En son zeytinyağlı kereviz yaptım mesela Emel’den (Çölgeçen) tarif alıp. Çok iyiyimdir, genelde de zeytinyağlı yemeklerde...

Celil N.: Buradan da anlaşılacağı üzere mahallenin serserisi benim. Yemek yapmayı bilmiyorum.

- Instagram’da aktifsiniz. Sosyal medyanın önemi nedir sizce?

Celil N.: Ben seviyorum fotoğraf çekmeyi. Bir de ben şöyle düşünüyorum, bu anıdır yani.

Kanbolat G.A.: Ya anılar analog makinelerde kaldı be dedem. Dijital ortamda anı olmuyor o artık...

- İlginç yorumlar geliyor mu?

Celil N.: Yazılan her şeyi okumaya gayret ediyoruz. Ama bir fotoğrafa 300 tane yorum geliyor. O yüzden cevap yazmıyorsun, bu sefer de “Cevap yazmaz ki o, zaten okumuyor” diyorlar. Bir gün cevap yazacağım
“La okuyom!” diye.

- Peki tiyatroda, sinemada yeni projeleriniz var mı?

Cem C.: Benim daha bitmedi film projem. Ertuğrul Fırkateyni’nin batışının hikayesiyle ilgili, İstanbul ve Antalya ayağı var. Türkiye’deki adı “Ertuğrul”, Japonya’daki adı “Deniz Kazası 1.8.9.0.”.

Kanbolat G.A.: Benim Talimhane Tiyatrosu’nda Biriken topluluğunun oyunu “Tatyana” devam ediyor.

Celil N.: Ben değişik bir şey yapma arzusu içindeyim. Korku tiyatrosu mesela çünkü korku sineması dört duyuya hitap eder, düşünsene tiyatroda beşinci duyu da girecek, koklayabileceksin!

“Hep en güzeli sonuncusu deyip 30 dövme yaptırdım”

- Celil Bey 21 tane dövmeniz olduğunu okudum...

Celil N.: 30 oldu. Her yaptırdığım dövmeye sanırım en güzeli bu sonuncu oldu diyorum ama galiba en güzel bu sonuncu oldu. “Harbi Hayalet” yazıyor.

- Sizin karakteriniz Zülfikar için Azra Akın girdi diziye, Çiğdem karakteriyle... Ama size Azra Akın’ı yakıştırmayanlar varmış...

Celil N.: Onları hiç anlayamıyorum gerçekten, ne içiyorlar acaba, kadın dünya güzeli sonuçta... Kimi bekliyorsunuz, Adriana Lima mı gelsin!

Milliyet/Cumartesi

POYRAZ KARAYEL VİDEOLARI