Evlatlarını yeniden kanatlarının altında toplayıp, dağılan ailesini bir araya getirmeye çalışan Ali Rıza Bey’in yorgun bedeni, Şevket’in cinayet suçundan tutuklandığını öğrenmesi ile yıkılır.
Necla ailesine sırtını dönmüş, Fikret ise tek başına yeni hayatını kurma çabasına girmiştir. Çaresiz kalan Hayriye Hanım artık son umut kapısı olarak Oğuz’u görmektedir. Bu süreçte, Ali Rıza Bey’e en büyük düşmanına teslim olmak hastalığından daha ağır gelmektedir.
Suçluluk duygusu altında ezilen Leyla, anne ve babasına uzattığı yardım eliyle kendini avutmaktadır. Şevket ise işlemediği suçun bedelini ödemeye devam ederken, Sedef’in hapishaneye ziyaretiyle sarsılır. Bu ziyaret Şevket’e kaybettiklerinin acısını bir kez daha hatırlatır.
Şevket’in birini öldüreceğine inanmayan Ferhunde’nin gözü Tekin Ailesi’nin ve Oğuz’un üzerindedir. Necla’nın evliliğinde baş gösteren sorunlardan kaçarak kendini işe vermesi, Ali ile aralarındaki mesafenin giderek açılmasını sağlar.
Aradan aylar geçmesine rağmen Fikret’in ayrılık kararından vazgeçmeyeceğini anlayan Tahsin, ona daha yakın olabilmek için İstanbul’a yerleşmeye karar verir. Ali Rıza Bey, kendisini düşmana teslim eden herkese çok öfkelidir. Ama en çok canını acıtan Şevket’in böyle bir suçu işlemiş olmasıdır. Artık Şevket’i affetmesi mümkün değildir. Duruşma günü avukatın savunmasına güvenen herkesin ümidinin söndüğü anda, Ali Rıza Bey için bir ışık yanar.