Ünlü şarkıcı Zeynep Avcı Radyo D’de Çağlar Demirel'in konuğu oldu.

Acılardan beslenmeyi sevdiğini söyleyen Avcı, “Türk insanlarının da böyle olduğunu düşünüyorum. Hareketli şarkılar arayışı içerisine girdim. Açıkçası çok fazla duyguma yansıyan bir şarkı bulamadım. Barış Manço’yu sevmeyen yoktur diye düşündüm. Halhal şarkısı eşimin fikriydi. Şarkıyı araştırma aşamasına girdiğimizde de şarkının hiç coverlanmadığını, bunun bir işaret olduğunu gördük ve geçen sene şarkıyı almaya karar verdik. En sevdiğim aranjörlerimin biri ve yönetmeniyle birleşince çok güzel bütünleşti şarkı. Nazan Şoray’dan sonra ilk cover yapan insan olarak da kendimle gurur duyuyorum diyebilirim” ifadelerini kullandı.  

Melankolik şarkıları hakkında konuşan Avcı, “Genel olarak Türk insanının acıdan beslediğini ve bunlarla mutlu olduğunu düşünüyorum. Ben de bunların başında geliyorum. İnsanların hayatlarıyla ilgilenmeyi seviyorum. Üzüntülerini, mutluluklarını dinleyip kendi çapımda onların yaralarını onarmayı seviyorum. Bir şeyi ifade etmek için çok acılı ve mutsuz bir hayatın olması gerekmediğini düşünüyorum” dedi.

Programda müzik tarzından da bahseden Avcı, “Anadolu tarzı benim tarzımdır diyemem. Ben duygumu yansıtabildiğim her çerçeveye kendimi kondurabiliyorum, kondurmaya çalışıyorum. Ama bu tarz da devam edeceğim diye bir olay yok. Emre Fel’i çok başarılı buluyorum bu arada. Halhal’ı seven bir kitle var onlara çok fazla bir saygısızlık da yapmak istemedim. Şarkının zaten özünü de bozmak istemedim ama bir Zeynep Avcı imzası da gerekiyordu benim açımdan. O yüzden bunu en güzel şekilde yaptığımızı düşünüyorum. Ben sadece Anadolu rock, Anadolu müziği yapacağım diye bir şey söylemek istemiyorum” dedi.

Yurt dışında doğup büyüyen Avcı sahip olduğu düzgün aksan hakkındaki soruya ise şöyle cevap verdi: “Ben Türk dilini çok seviyorum, Türkçe şarkılarla büyüdüm. Öğretmen bir aileden geliyorum. Böyle bir şansım var. Türk diline çok aşığım. Atatürk çocuğu olarak o kitaplarla büyüdüm, kendimi biraz onlara yoğunlaştırdım. İnsanlara da bunu öneriyorum. Özellikle yurt dışında büyüyen ailelere, Türk dilimizi güzel bir şekilde öğrenmelerini öneriyorum.”